Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/13002 E. 2014/5584 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/13002
KARAR NO : 2014/5584
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/69665
MAHKEMESİ : Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/07/2009
NUMARASI : 2007/971 (E) ve 2009/1587 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Sanığın tanışıp yakınlık kurduğu katılan A.. D..’tan oğlu Bahadır’ı Türk Hava Yollarında bulunan tanıdığı şahıslar vasıtasıyla işe yerleştireceği vaadi ile peyderpey 51.000 TL para aldığı, katılanın diğer oğlu M.. D.. ile görüşen sanığın anılan katılandan da işe yerleştireceği vaadi ile 17.470 TL para aldığı olayda, mahkemenin “dolandırıcılık” suçunun oluştuğuna yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Sanığın her iki katılana yönelik eylemi bakımından, suçun zincirleme suç hükümleri kapsamında işlendiği kabul edilerek, ek savunma hakkı tanınmadan 5237 sayılı TCK’nın 43.maddesinin uygulanması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 226.maddesine aykırı davranılması,
2) Katılan M.. D..’ın sanığa yalnızca bir kez para gönderdiği cihetle, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43.maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.