Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/12904 E. 2014/4824 K. 17.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/12904
KARAR NO : 2014/4824
KARAR TARİHİ : 17.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/65765
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/09/2010
NUMARASI : 2008/1012 (E) ve 2010/858 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, iş arayan şikayetçiye, Amerika’da ikamet eden yeğenlerinin aracılığıyla yurt dışında iş bulacağı vaadinde bulunarak sözde yapacağı işlemler karşılığında şikayetçiden 1200 TL parayı elden, 1270 TL parayı da banka havalesi ile alarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın aşamalarda verdiği ifadelerinde; A.. Tur isimli turizm şirketinde çalıştığını, şikayetçinin kız kardeşini yurt dışına düzenlenen tur organizasyonuna dahil ettiğini, şikayetçiden bu nedenle para aldığını, daha sonra turizm şirketi iflas ettiğinden planlanan organizasyonun iptal edildiğinden aldığı parayı iade ettiğini savunduğu, şikayetçinin ise; sanığın kendisinden ve birçok arkadaşından iş bulma vaadinde
bulunarak paralar aldığını belirtmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması, sanığın somut olayda suç kastının bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi ve söz konusu suçun kanunda tanımlanan unsurlarının oluşup oluşmadığının tespit edilebilmesi bakımından; sanığın anılan turizm şirketinde çalışıp çalışmadığı, yurt dışı seyahat kapsamında organizasyonları tertip edip etmediği, buna ilişkin ödemelerin ne şekilde yapıldığı ve sanığın para tahsil etme yetkisinin bulunup bulunmadığı hususlarının net bir şekilde açıklığa kavuşturulması ve şikayetçinin ifadesinde; arkadaşlarının da benzer şekilde sanığa para verdiklerini belirtmekle; bu kişilerin de açık kimlik bilgilerinin belirlenerek olay ile ilgili tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmasından sonra toplanan delilere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.