Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/12864 E. 2014/1038 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/12864
KARAR NO : 2014/1038
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/87193
MAHKEMESİ : Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2009
NUMARASI : 2009/239 (E) ve 2009/403 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık, inşaat malzemeleri satışı yapan iş yeri sahibi olup, katılanın yapacağı ev için sanıktan 37.500 TL ödeme yaparak malzeme aldığı, ancak daha sonra sanık tarafından, 2784 no’lu veresiye teslim fişinin kendisinde kalan nüshasına malzeme ilavesi yaparak bedeli ödendiği halde ödenmemiş gibi alacak oluşturup, faiziyle birlikte 17.175.89 TL alacağı varmış gibi icra takibinde bulunduğu, böylece katılanın dolandırıldığı ve özel belgede sahtecilik yapıldığının iddia edilen olayda;
Sanığın fiş üzerindeki eklemenin kendisi tarafından yapıldığını kabul ettiği gibi, bilirkişi raporunda da eklemelerin sonradan yapıldığı, fotokopi yöntemiyle çoğaltıldığı, asıl ve sureti karşılaştırılmadığı sürece eklemenin anlaşılamayacağından iğfal kabiliyetini haiz bulunduğuna dair tespit bulunduğu halde, katılanın kabul etmediği fişteki eklemenin tarafların anlaşması sonucu yapıldığı hususundaki gerekçeye nereden ulaşıldığı açıklanmadan, fiş içeriği malzemelerin bedelinin ödenip ödenmediği, bu malzemelerin sonradan ilave gönderilip gönderilmediği taraflardan sorulup, fiş bizzat incelenip zapta geçildikten sonra sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/01/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.