Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/12830 E. 2014/5138 K. 19.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/12830
KARAR NO : 2014/5138
KARAR TARİHİ : 19.03.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/167898
MAHKEMESİ : İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2011
NUMARASI : 2011/245 (E) ve 2011/352 (K)
SUÇ : Kişinin alğılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Yaşın küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ayyaşlık veya bunlara benzer durumlarda bulunma dolayısıyla, fiil ve hareketlerin saikini ve sonuçlarını doğru olarak algılayamayan kişilerin dolandırılması, TCK’nın 158/1-c bendiyle ağırlaştırıcı neden kabul edilmiştir.
Algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle kişilerin aldatılması daha kolaydır. Algılama, duyu organları aracılığıyla, olay, nesne ve ilişkileri birbirinden ayırt etme demektir. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı,akıl zayıflığı, sarhoşluk, uyuşturucu etkisinde bulunma yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olan kişilerin aldatılması suçun konusudur.
Mağdurda zayıf da olsa bir irade, zayıflamış bilinç var olmalıdır. Akla uygun davranma demek, belli bir olay karşısında normal insanlardan çoğunun izleyeceği davranışa uygun hareket etmek demektir. Hâkim, somut olayın mahiyetini, kişinin içerisinde yaşadığı sosyal çevreyi, gelişme derecesini,muhakeme ve fikrî becerisini göz önünde tutarak değerlendirme yapacaktır.
Algılama yeteneğinin çok zayıf olması veya hiç olmaması halinde, aldatılması gereken bir irade söz konusu olmayacağından dolandırıcılık suçundan bahsedilemeyeceğinden hırsızlık suçu söz konusu olacaktır.Ceza sorumluluğu olmayan 12 yaşını bitirmemiş çocukların ve tam akıl hastalarının yaptıkları hareketlerin anlam ve sonuçlarını bilemeyeceklerinden aldatılmalarından ve dolandırılmalarından bahsedilemez.12 yaşını tamamlayıp 15 yaşını tamamlamayan çocukların algılama yeteneklerinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, bulunmaması halinde eylem, hırsızlık suçunu oluşturacaktır. Fail, bilerek mağdura uyuşturucu madde vererek veya sarhoş ederek onun algılama yeteneğini azaltmış ise ve oluşturulan bu zayıflık anında mal alınmışa eylem,TCK’nın 148/3 kapsamında mefruz cebir kapsamında değerlendirileceğinden yağma suçunu oluşturacaktır.
Sanık V.. K..’un kahvehanede oturmakta olan 1928 doğumlu ve yaşlı olan katılan A.. Ö..’in yanına giderek acilen Türk Parasına ihtiyacı olduğunu ikna edip elindeki 500 Brezilya Cruzadosunu ABD doları olarak belirttiği, katılan A.. Z..’ nın bu parayı ABD doları zannı ile alıp karşılığı olarak yanında bulunan 200 TL’yi verdiği ve paranın geri kalanını ne zaman alacağını sanığa sorduğunda, sanığın katılana hitaben bilahare gelip alırım diyerek Brezilya parasını katılana verip 200 TL’sini alarak kahvehaneden ayrıldığı olayda; katılanın salt yaşlı olmasının algılama yeteneğinin zayıflığını gerektirmeyeceği dikkate alınarak; katılanın UYAP’tan temin edilen nüfus kaydına göre; öldüğünün anlaşılması ve dosyaya yansıyan algılama yeteneğinin zayıfladığına dair herhangi bir delilin bulunmaması nedeniyle sanığa yüklenen eylemin TCK’nın 157. maddesinde yazılı dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.