Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/11981 E. 2014/82 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11981
KARAR NO : 2014/82
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkânını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın katılan bankadan kredi aldığı, kullanmış olduğu krediyi teminat altına almak amacıyla taraflar arasında katılana ait olan … plakalı araç için araç rehin sözleşmesi imzalandığı, aracın trafik tescil kaydına “banka lehine rehinlidir” şerhinin düşülmesi için banka tarafından Ankara Trafik Tescil Müdürlüğü’ne yazı yazılıp güven ilişkisine dayalı olarak ruhsata işlenmesi için sanığa verildiği, sanığın rehin yazısını işlettiğini belirterek ruhsatı bankaya ibraz ettiği, bankada görevlilerce ruhsattan fotokopi alındığı ve aslının geri verildiği, ancak daha sonra kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibi sırasında, sanığın bankaya ibraz ettiği rehinli şerhi bulunan ruhsatın sahte olduğunun anlaşıldığı, böylece sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda, söz konusu sahte ruhsat aslının ele geçirilemediği, sanığın savunmasında ruhsat fotokopilerini bankaya bıraktığını, trafik kayıtlarına herhangi bir resmi düşüm veya rehin işlemleri yaptırmadığını, daha sonra bankada görevliler tarafından ruhsat fotokopisi üstüne rehinlidir yazısının yazıldığını beyan etmesi karşısında, sanığın bizzat bu yazıyı ruhsat aslına yazarak ruhsatın aslını bankaya ibraz ettiğine dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığı gerekçesiyle sanık hakkında verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.