Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/11956 E. 2014/53 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11956
KARAR NO : 2014/53
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında aracı kurum olan … Anonim Şirketinde pazarlama müdürü ve müşteri temsilcisi olarak görev yapmakta olduğu dönem içerisinde; katılan şirketin müşterilerinden biri olan … isimli kişiye hesap açarak bu kişi adına, 01.01.2006 ile 31.12.2006 tarihleri arasında yapmış olduğu hisse senedi satım işleri için adı geçen müşteriden aldığı sözlü veya yazılı talimatlara ilişkin müşteri emri formu düzenlemediği gibi ses kaydının da tutulmadığının Sermaye Piyasası Kurulu tarafından tespit edildiği, sanığın, bu şekilde katılan şirketin maddi zarara uğramasına sebebiyet vermek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, Sermaye Piyasası Kurulunun tespitlerine ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, katılan şirketin müşterisi olan … isimli kişi tarafından borsa işlemleri amacıyla verdiği talimatlara ilişkin müşteri emri formları düzenlememesi ve adı geçen kişi tarafından telefon ile verilen talimatların ses kaydını tutmamış olmasına ilişkin iddiaların dışında, zilyetliği kendisine teslim edilmiş herhangi bir mal ya da parada tasarrufta bulunduğuna veya uhdesinde bulundurduğuna dair herhangi bir isnadın söz konusu olmadığı gibi bu hususlara ilişkin herhangi bir delilin de dosya kapsamında elde edilemediği, sanığın eylemlerinin, Aracılık Faaliyetlerinde Belge ve Kayıt Düzeni Hakkındaki Tebliğin 9. maddesine, Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliğinin 29. maddesine ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 47/A maddesine aykırı olduğu belirlenmiş ise de; anılan hükümlere aykırı davranılması halinde sorumluluğu bulunan aracı katılan şirket adına idari para cezasına hükmedileceğinin düzenlendiği dikkate alındığında; Anayasanın, suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığı altında düzenlenen 38. maddesinde; kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği ve hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağının güvence altına alındığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7. maddesine göre de; hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamayacağının ve aynı şekilde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir cezanın verilemeyeceğinin düzenlenmiş olduğunun anlaşılması karşısında; uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu ve güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığına yönelik mahkemenin kabulünde, Anayasa, AİHS ve kanuni düzenlemeler dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 13/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.