Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/11711 E. 2014/55 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11711
KARAR NO : 2014/55
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
… İlçesi … Köyü çiftçilerinden olan sanığın, … tarafından uygulanmakta olan mazot ve kimyevi gübre desteğinden faydalanmak amacıyla 2009 yılının içerisinde müracaatta bulunarak … ilçesi…Köyündeki 131 ada, 3 parsel numaralı arazisinin 37.866 metrekaresinde mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğuna dair beyanda bulunduğu ve bu nedenle sanığa, mazot ve kimyevi gübre desteği olarak 1395,78 TL ödemede bulunulduğu, sanığın, 2010 yılında da aynı desteklemeden faydalanmak amacıyla aynı arazisinin, 9000 metrekaresinde bahçe vasıflı mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğunu, 28.399 metrekaresinde de tarla vasıflı mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğunu, bu şekilde toplam 37.399 metrekaresinde mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğunu beyan ederek müracaatta bulunduğu, bu müracaatlarında arazisinde dikili olan kayısı ağaçlarının belirtmediği, sanığın, 06.07.2010 tarihli dilekçesi ile don afeti destekleme ödemsinden faydalanmak için ayrıca müracaatta bulunması üzerine, 2010 yılında yaptığı mürcaatına ilişkin olarak mazot ve kimyevi gübre desteği ile yem bitkileri desteklemesi kapsamında bir ödeme yapılmadan önce İlçe Tarım Müdürlüğü görevlileri tarafından arazinin bulunduğu yerde yapılan incelemeler neticesinde, sanığın, 2009 yılı içerisinde mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğunu belirttiği arazinin, 28000 metrekarelik kısmında kayısı ağacı dikili olduğu; ayrıca arazinin 866 metrekarelik kısmında, ev, ahır gibi yapıların bulunduğunun tespit edildiği, bu şekilde 2009 yılında mazot ve kimyevi gübre desteğinden faydalanmak için sanığın yaptığı beyan ile 2010 yılında mazot ve kimyevi gübre desteği ile yem bitkileri desteğinden faydalanmak için yaptığı beyanın gerçeğe aykırı olduğu, bu kapsamda, 2009 yılı mazot ve kimyevi gübre desteği olarak sanığa 1395.78 TL paranın ödenerek kamu kurumunun zarara uğratıldığının iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanığın savunmalarına, mağdurun aşamalardaki beyanlarına, tapu kayıtlarına, ödemeye ilişkin belgelere, talep dilekçelerine, tanık anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; Tarım İlçe Müdürlüğünün 28.01.2011 tarihli yazısına göre; mazot ve kimyevi gübre desteklemesi uygulamasında, birim destek fiyatları, yem bitkileri ile meyve alanlarında aynı olduğu, sanığın, arazisinde ayrıca kayısı ağacının dikili olduğunu kuruma bildirmiş olsaydı, kendisine haklı olarak destekleme ödemesi yapılacağını ve herhangi bir hukuki işlemin de tesis edilmeyeceğinin belirtildiği, sanığın, hakkında herhangi bir inceleme başlatılmadan önce, 06.07.2010 tarihinde Kaymakamlık makamına müracatta bulunarak verdiği dilekçesi içeriğine göre de; arazisinin 10000 metrekarelik alanında mürdümlük yem bitkisinin ekili olduğunu, geriye kalan alanda ise kayısı ağacının dikili olduğunu, daha önceki tarihlerde kuruma yaptığı başvurularında yanlış olarak beyanda bulunduğunu ve daha önceki bildirimlerinin ve arazisinin özelliklerinin bu şekilde düzeltilmesini talep ettiği, bu dilekçesini ibraz etmesi üzerine hakkında inceleme başlatılarak mahallinde yapılan inceleme sonucunda, arazinin bir kısmında kayısı ağacının dikili olduğu ve ayrıca arazisinin 866 metrekarelik kısmında ev, ahır gibi yapılar bulunduğunun tespit edilerek daha önceki bildirimlerinin gerçeğe aykırı olduğuna dair suç duyurusunda bulunulduğu, sanığın, gerçekte tarımsal faaliyette bulunması, arazisindeki kayısı ağaçlarını bildirmiş olsaydı da aynı destekleme priminin kendisine ödeneceği, bizzat kendisi tarafından ilgili kuruma başvurularak daha önceki bildirimlerinin yanlış olarak beyan edildiğini ve düzeltilmesi gerektiğinin bildirmiş olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın dolandırma kastıyla hareket ettiğine dair iddia ve varsayımdan başkaca, somut ve kesin bir delil elde edilememesi dikkate alınarak, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi gereği, sanığın beraatine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.