Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/11686 E. 2014/34 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11686
KARAR NO : 2014/34
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/241153
MAHKEMESİ : İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/01/2011
NUMARASI : 2009/31 (E) ve 2011/6 (K)
SUÇ : Bankanın aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, kendisini, yurt dışında faaliyet gösteren …. Funding Service isimli kredi kuruluşunun Asya Bölge Temsilcisi olarak tanıtıp ve bu kredi kuruluşuyla irtibatlı görünerek, katılan şirket nezdinde güven sağladıktan sonra, katılan şirket yetkilileri ile irtibata geçtiği, katılan şirket ve sanık arasında, 04/01/2007 tarihinde bir protokol yapıldığı, bu protokole göre, ayçiçek yağı fabrikanın yapılması, fabrikaya ait arazinin sanık tarafından sağlanması, fabrikanın yapılmasından sonra, sanığın şirkete ortak olması ve bunun için gereken 25.000.000 USD kredinin de, ilgili kredi kuruluşundan sanık tarafından getirtilmesi hususlarında anlaşmaya varıldığı, bu çerçevede, masraf adı altında, katılan şirketin, 05/02/2007 tarihinde 64.000 ABD doları ve 14/02/2007 tarihinde ise 25.000 ABD dolarını, Bank Asya Katılım Bankası Gaziantep Şubesi aracılığıyla İş Bankası Arapcamii Şubesindeki sanığın hesabına havale etmesine rağmen, kredi işlemlerinin gerçekleştirilemediği, yapılan incelemede, aslında sanığın, ilgili yabancı kredi kuruluşuyla olan ilişkisi bitmesine rağmen, bu ilişki devam ediyormuş gibi davranarak haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, Kennedy Funding Service isimli yabancı şirketin, katılan şirkete mail gönderdiği ve bu mail içeriğine göre, sanıkla kendileri arasında bir ilişki bulunmadığı, sanık tarafından ibraz edilen söz konusu belgelerin sahte olarak düzenlendiğinin belirtildiği dikkate alınarak, protokole ekli olarak verilen ve katılan şirket elinde bulunan yabancı şirket ile sanık ve katılan şirket arasındaki kredi ilişkisini gösteren bütün belge asıllarının dosyaya konulması, ilgili yabancı şirket ile sanık arasında bir irtibat bulunup bulunmadığı, istinabe yoluyla, ilgili şirkete yazı yazılarak, sanığın, bu şirket nezdinde daha önce devam eden bir yetkisi var ise, bu yetkisinin içeriğinin ne olduğu, hangi sürelerde devam ettiği, hangi tarihte sona erdiği, yetkinin sona erdiğinin na zaman sanığa bildirildiği, yetkinin sona ermesinin, ilgili protokol ve katılan şirketle bir ilgisinin olup olmadığı, katılan şirkete kredi sağlanması için sanıkla doğrudan bir görüşme yapılıp yapılmadığı ve buna dair belgelerin bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması, sanıkla arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin sona erdiğini gösteren belgelerin onaylı suretlerinin istenilmesi, sanığın, katılan şirkete ibraz ettiği ve sahte olduğu belirtilen belgelerin onaylı suretleri veya asıllarının da istinabe evrakına eklenerek, bu belgelerin tamamen veya kısmen sahte olup olmadığı, tahrifat yapılan belgelerin asıllarının hangileri olduğu hususlarının sorulması, ayrıca katılan şirket ile sanık arasında devam ettiği belirtilen Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/501 esas sayılı dava dosyasının onaylı suretinin dosya içine konulması, bütün delillerin toplanmasından sonra, sanığın, ilgili yabancı şirketle olan bağlantısı, protokol nedeniyle hazırlanan belgelerin gerçek olup olmadığı, sanık tarafından hile yapılarak haksız menfaat temin edilip edilmediği hususları da karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.