Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10776 E. 2014/509 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10776
KARAR NO : 2014/509
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Somut olayda; Sanık …’ün kızı … ile evlenmek isteyen katılan …’nin amca oğlu diğer katılanın da olduğu ortamda Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/404 Esas ve

Karar sayılı boşanma davasının taraflarından olan kızı babasından istediklerinde, adı geçen sanığın “…iddet süresi beklenmeli, resmi nikah yapamazsınız ama kızı götürmenize, resmi nikah yapmanız ve bu hususta bana senet vermeniz şartıyla izin veririm….” diyerek adli emanete alınan (Sarayönü İcra Dairesi 2007/196 Esas) suça konu başlangıçta 10.000 TL bedelli olarak düzenlendiği ileri sürülen senedi” resmi nikahın yapılmasının teminatı olarak ve nikah yapıldığında iade edilmek şartıyla” katılanlarca imzalanıp sanık …’e verilmesi, katılan … ile Özgül’ün 18.01.2007 tarihinde resmi nikahla evlenmelerini müteakip sözkonusu senedin iadesinin Yunak Noterliğinden tanzimli 16.04.2007 tarihli ihtarname ile geri istenmesi, sanığın bu senet yerine başka bir senedi getirip katılanın kontrol imkanını ortadan kaldıracak biçimde, önünde yırtarak hileli davranış sergilemesi sonrası, halen elinde bulundurduğu gerçek senedin metin ve miktar bölümünde evvelce var olan “lira” yazısının fiziksel yöntemle silerek, üst bölüme “EURO” yazdırtması ve böylece tahrif edilmiş bonoyu cirolayıp durumu bilen diğer sanık …’e vermesi, ondan da icra dairesini aracı kılarak 09.05.2007 tarihinde takibe koyması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve ” resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanık …’in suça konu senedi kendisine borcu bulunan Mevlüt’ten alacağına karşılık aldığı yönündeki savunmasının aksine bir delil olmadığını, katılan …’nin 16.04.2007 tarihli noterden keşide ettiği ihtarname içeriğinde şikayetçinin aksine imzasını havi 10.000 Euro bedelli senedin kendisine iadesini istemesi karşısında senedin bu şekilde tanzim edilmiş olduğunu bildiğini, kaldı ki 08.03.2010 tarihli Adli Tıp Raporu’na göre de tahrifatın kim tarafından yapıldığının tespit edilemediğini, bu nedenlerle sanıkların atılı suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraat hükümlerinin ONANMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.