Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10741 E. 2014/383 K. 15.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10741
KARAR NO : 2014/383
KARAR TARİHİ : 15.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Kovuşturma aşamasında savunması alınamadığı için evrakı tefrik edilen sanık …’nın, … Optik isimli işyerinde çalıştığı sırada, işyeri sorumlusu ve diğer çalışanlarla birlikte hareket ederek, gelen hastaların verdikleri yeşil kart sağlık karneleri ile bir şekilde temin ettikleri değişik şahıslara ait yeşil kart sağlık karnelerinin boş sayfa reçetelerini karne sahiplerinin bilgileri dışında aldıkları, bazen de gerçekte gözlük almak isteyen şahıslardan para almak yerine boş olan karne sayfalarını istedikleri, bir şekilde temin ettikleri sağlık karnelerinin ilk sayfalarında resimleri bulunan şahısların isim soy isimlerinin bulunduğu kısıma farklı yazı karakterleri ile değişik şahıs isimleri yazarak bir kısım reçetelerin ise üzerlerinde bulunan resimleri değiştirerek sahtecilik yaptıkları, ellerinde bulunan reçete sahiplerine ait kimlik belgesi ve sağlık karnesi fotokopilerini birbirleri arasında takas yapmak suretiyle değiştirdikleri, bu şekilde usulsüz olarak sahte uzman doktor imzasıyla düzenlenen resmi evrak niteliğindeki reçeteleri faturalandırıp bedellerini Ankara İl Sağlık Müdürlüğünden tahsil etmek suretiyle kendilerine haksız kazanç temin ettikleri ve sanığın da diğer sanıklarla birlikte resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; sanığın savunmasının aksine, cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.