Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10712 E. 2014/4370 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10712
KARAR NO : 2014/4370
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıklar …,… ve…’ın, 16.04.2006 tarihinde …’e ait aracı satmak için araba pazarında bekleyen şikayetçi …’un yanına gittikleri, burada sanık …’ın kendisini … olarak tanıttığı, araç üzerinde yapılan pazarlık sonucunda aracın 4.700,00 TL karşılığında alınıp satılması konusunda anlaştıkları, bu doğrultuda şikayetçiye 500,00 TL kaparo verdikleri, ertesi gün saat 11.00 sıralarında sanıklar … ve …’ın şikayetçiyle …’ta bir pastanede buluştukları, şikayetçi …’nın burada sanık … adına çıkartılan vekaletnameyle birlikte araç ve ruhsatını sanık …’a verdiği, bunun üzere sanık …’ın kendisinde mevcut olduğunu belirttiği altınları bozdurup parasını getireceğini söyleyerek pastaneden ayrıldığı, şikayetçi … ile sanık …’ün parayı getirmesi için …’ı beklemeye başladıkları, aradan saatler geçtiği halde …’ın geri dönmediği, …’ün ise …’ın 500,00 TL açığı
kaldığını ve köşedeki …bayiinin sahibini tanıdığını söyleyerek pastaneden ayrıldığı, aradan epeyce bir vakit geçmesinden sonra sanıkların dönmemesi üzerine dolandırıldığını anlayıp, noterden azilname düzenletilmesini sağladığı, ancak aradaki bu kısa zaman diliminde satış vekaletnamesini alan sanık …’ün aracı noter satışı ile daha önceden tanıdığı …’a sattığı, sanık … ile …’ın … ilçesinde karşılaştıkları halde satış için … ilçesindeki bir noteri seçtikleri, aracın bedeline ilişkin yapıldığı iddia edilen ödemenin de sanıklar tarafından yazılı bir biçimde ispatlanamadığı, sanık …’ın, … ile karşılaştığında aracı görüp 1-2 saat içerisinde tüm işlemlerini bitirerek satın almasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, …’ın soruşturma aşamasındaki beyanında 2.600,00 TL’ye satın aldığını 1.500,00 TL’yi elden ödediğini belirtmesine rağmen, yargılama sırasındaki ifadesinde 3.600,00 TL’ye aldığını, 2.000,00 TL’yi peşin verdiğini söyleyerek gerek kendisiyle gerekse de…’ın beyanlarıyla çelişkiye düştüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde; aslında sanıklar…ile … arasında gerçekte bir alım ve satım sözleşmesinin bulunmadığı, en başından sonuna kadar eylem ve fikir birliği içerisinde hareket edip, şikayetçiyi aldatarak aracın zilyetliğini ve hazırlanan vekaletnameyi temin ettikten sonra birlikte hareket ettikleri …’a resmi olarak devredip menfaat temin ettikleri anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.