YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10670
KARAR NO : 2014/4410
KARAR TARİHİ : 11.03.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/81023
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2009
NUMARASI : 2009/807 (E) ve 2009/896 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın kiraladığı .. plakalı araç ile dolaştığı esnada şikayetçiyi görünce yanında aracı durdurduğu, şikayetçiye “bize bir hoca lazım, babam öldü, hocaya para vereceğiz” diye söylediği, yanındaki yabancı paranın 800 TL değerinde olduğunu ancak hocaya 400 TL vereceklerini belirttiği, Türkiye de piyasa değeri olmayan parayı şikayetçiye verip 400 TL aldığı, bu şekilde şikayetçiyi hataya düşürerek dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanığın tüm aşamalarda atılı suçu işlemediğini beyan etmesi ile 07/09/2009 tarihli duruşmada sanıkla yüzleştirilen şikayetçinin, kendisini dolandıran şahısların sanığa benzemediğini ifade etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti açısından, suçta kullanılan aracı sanık harici kullandığı söylenen M.. D..’ın açık kimlik ve adresinin tespit edilerek şikayetçi ile mahkemede yüzleştirilerek, suçu işleyen kişinin kesin olarak belirlemesi, bu mümkün olmadığı taktirde M.. D..’ın teşhise elverişli yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek kesin teşhisin sağlanması ile şahsın usulüne uygun ifadesi alındıktan sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiren, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.