Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10629 E. 2014/4622 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10629
KARAR NO : 2014/4622
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/67643
MAHKEMESİ : Mersin 6. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/05/2009
NUMARASI : 2008/423 (E) ve 2009/430 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, yolda yürümekte olan katılanın yanına açık kimliği tespit edilemeyen bir başka şahısla birlikte yaklaşıp “seni tanıyoruz, biz her sene hayır dağıtıyoruz, tanıdığın fakir varsa yardım edelim” diyerek eline 2.350 TL para verdiği, ancak katılandan paraya karşılık olarak eşya göstermesini istediği, katılanın evinin uzak olduğunu söylemesi üzerine altın da olabilir diyerek kolunda bulunan bileziklerini istediği, katılanın inanarak kolunda bulunan iki adet burma bileziği sanığa verdiği, sanığın bileziklerle birlikte parayı da alarak “yukarıda imza atman gerekir” diyerek bir apartmana girdiği, katılanın sanığı takip ettiği, ancak sanığın merdiven boşluğunun karanlık olmasından yararlanıp bilezikleri de alarak ortadan kaybolduğu ve bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak;
Sanığın savunmasında suç tarihinde İzmir ilinde Doğanlar İletişim adlı işyerinde ortağı olan Ö.. A.. ile birlikte olduğunu, Mersin iline hiç gitmediğini beyan etmesi, ek temyiz dilekçesinde ise Adana ilinden hava yoluyla İzmir iline geldiğini iddia etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından sanığın savunmasında ve temyiz dilekçesinde belirttiği hususlar araştırılıp, Ö.. A..’un tanık olarak dinlenilmesi, sanığın Mersin ilinde işlediği iddia olunan benzer şekildeki dava dosyaları getirtilip incelenerek sanığın suç tarihinde Mersin ilinde olup olmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.