Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10626 E. 2014/4346 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10626
KARAR NO : 2014/4346
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/67237
MAHKEMESİ : Adana 15. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2009
NUMARASI : 2008/599 (E) ve 2009/970 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, şikayetçinin mısır çarşısı adlı alışveriş merkezinde telefon baktığı sırada yanına giderek paraya sıkıştığını ve telefonunu satmak istediğini söylediği, şikayetçinin kabul etmemesi üzerine sanığın gerekirse takasta edebileceğini söyleyerek telefonu şikayetçiye verdiği, şikayetçinin telefonu inceledikten sonra sanığın teklifini kabul ederek kendi telefonunu ve üzerine 90 TL nakit para verdiği, sanıktan telefonu ve nüfus cüzdanı fotokopisini aldığı, şikayetçinin telefonu alıp kartını takmak istediğinde açamaması üzerine geri döndüğünde sanığın olay yerinden ayrılmış olduğu gördüğü, telefonu dükkanlardan birine girip incelettirdiğinde maket olduğunu öğrendiği olayda,
Sanığın nüfus cüzdanının çalındığını beyan etmesi, suç tarihinden önce sanığın yeni nüfus cüzdanı çıkardığının resmi kayıtlardan anlaşılması, fotokopi nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğraftan teşhis yapılmasının zorluğu karşısında, takas sırasında şikâyetçinin verdiği telefona ait HTS kayıtları çıkarılıp, sanığın şikâyetçi ile yüzleştirilerek veya teşhise elverişli fotoğrafları temin edilip şikâyetçiye teşhis yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/03/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.