Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10625 E. 2014/4345 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10625
KARAR NO : 2014/4345
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/67193
MAHKEMESİ : Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2009
NUMARASI : 2008/1047 (E) ve 2009/377 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın çuval fabrikasında işe başlatacağını söyleyip, iş arayan şikayetçilerden bir takım başvuru belgeleri ile birlikte 56 TL para aldığı, şikayetçilerin uzun bir süre beklemelerine rağmen işe alınmadıkları gibi sanığa da ulaşamadıkları olayda, dolandırıcılık suçunun oluştuğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Şikayetçilerin 08/11/2007 tarihli duruşmada sanığı hiç görmediklerini, sanığın, şikayetçi Sezer’in babası aracılığıyla şikayetçilere ulaştığı ve şikayetçilerin para ve belgeleri şikayetçi Sezer’in babasına verip sanığa ulaştırdıklarını beyan etmeleri karşısında, eylemin zincirleme şeklinde gerçekleştiği, bu nedenle 5237 sayılı TCK’nın 157/1. ve 43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, ayrı ayrı suç kabul edilerek fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde TCK’nın 61.maddesindeki ölçütlere göre gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde 30 gün olarak tayin edilmesi
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.