Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10214 E. 2014/3732 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10214
KARAR NO : 2014/3732
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/34241
MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/04/2009
NUMARASI : 2007/380 (E) ve 2009/396 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın kiraladığı ve arkadaşı Yavuz’un kullandığı araçla katılana ait akaryakıt istasyonuna yakıt almak üzere gittiği ve araçtan inerek kredi kartıyla ödeme yapmak üzere ofise yöneldiği, bu arada işyeri çalışanlarının araca yakıtı doldurduğu, çalışanların, başka araçlarla ilgilenmesini fırsat bilen sanığın 70 TL yakıt parasını ödemeden olay yerinden uzaklaştığı, böylece dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, sanığın, akaryakıt almak için kredi kartıyla ödeme yapacağını söyleyerek akaryakıtı alıp kredi kartını da kullanmadan ve ödeme yapmadan olay yerinden ayrılması eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesi kapsamında hırsızlık suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak fazla ceza tayini,
2-Kabule göre de, tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.