Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10146 E. 2014/3999 K. 05.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10146
KARAR NO : 2014/3999
KARAR TARİHİ : 05.03.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/332793
MAHKEMESİ : Üsküdar 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2010
NUMARASI : 2010/719 (E) ve 2010/630 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık (değişen suç vasfıyla hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Güveni kötüye kullanma suçunda, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, cezalandırılmaktadır. Zilyetlik rızayla faile devredilmelidir.
Şikayetçinin, yarı hissesine sahip olduğu bahçeli evinin diğer hisselerinin satın alınması ve daha sonra satılması amacıyla iş takipçiliği yapan sanıklara 12/11/2004 tarihinde vekaletname verdiği, sanıkların tanıştırdığı Av. D.. E..’de bu kapsamda 11/03/2005 tarihinde verdiği vekaletnameye dayanılarak ortaklığın giderilmesi davası açıldığı ve tanık sıfatıyla dinlenen adı geçen avukatın beyanına göre davanın sonuçlandığı, şikayetçi ile ilişkisini sanıklar vasıtasıyla kurduğu ve yürüttüğü, şikayetçinin Verdiğini iddia ettiği paranın büyük bir kısmının avukata verilmediğininin anlaşılması karşısında, şikayetçinin ödemelerine ilişkin belgeleri varsa getirtilip incelenmesi, son ödeme tarihinin ve suç tarihinin bu şekilde tespiti, Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/375 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin dosyanın celbi ile incelenmesi, bu dava dışında başlangıçtaki anlaşma gereğince sanıklar tarafından yapılmış herhangi bir işlem olup olmadığı ve işlem tarihinin tespiti, dava açılmasından başka idari makamlar ve şahıslar nezdinde herhangi bir işlem yapılmadığı tespit edilmesi halinde, sanıklar tarafından işin takibi ve halli amacıyla yapılacak işlemler için gerektiğinden bahisle muhtelif zamanlarda şikayetçiden para alınmasının zincirleme dolandırıcılık suçuna uygun bulunduğu gözetilerek hukuki durumun tayini gerekirken suçun niteliğinin tayininde de hataya düşülerek eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kabule göre de, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesi de nazara alınarak ve somut uygulama yapılmak suretiyle lehe hükmün belirlenmesi gerekirken ve 765 sayılı yasa lehe kabul edildiği halde cezanın 5237 sayılı TCK uyarınca ertelenmesi suretiyle karma uygulama yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.