Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/10141 E. 2014/3891 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10141
KARAR NO : 2014/3891
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/258344
MAHKEMESİ : Bartın Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2011
NUMARASI : 2011/2 (E) ve 2011/37 (K)
SUÇ : Sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılığa

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sigorta edenin dolandırılması, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. F.. sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur. F.. sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil, bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.
Temyiz incelemesi dışındaki K.. Ş..’in, eşi olan sanık A.. Ş..’e ait olup, birlikte kullandıkları … plaka sayılı araç ile 03.07.2010 tarihinde Bartın merkez K… köyünde gece saat 02:30 sularında tek taraflı trafik kazası yaptığını beyanla kolluk kuvvetlerine ihbarda bulunduğu, jandarma trafik ekiplerinin olay yerine gelerek yapmış oldukları incelemeler sonucunda tanzim ettikleri kaza tespit tutanağına göre, “K.. Ş..’in idaresindeki .. plakalı araç ile Bartın istikametinden Kocareis Köyü istikametine seyir halindeyken olay yeri krokisinde belirtilen mevkiye geldiği sırada virajı alamayarak direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve gidiş istikametine göre yolun sağından çıkarak devrilmek suretiyle kazanın meydana geldiğinin belirtildiği, ancak kaza sonrası olay yerinde yol üzerinde aracın yoldan çıktığı ve devrildiği yerde kazanın olay mahallinde meydana geldiğine dair iz ve delile rastlanılmadığı, kazanın başka tarih ve saatte başka bir yerde meydana geldiği ve daha sonra aracın buraya getirilerek kaza süsü verildiği kanaatine varıldığı” şeklinde rapor düzenlendiği, yine İl Jandarma Asayiş Komutanlığı’nda görevli kolluk kuvvetlerinin olay yerinde tuttukları 05/07/2010 tarihli tutanakta da, kaza yerindeki aracın sol ön tamponunun kırık olduğu, tampon parçalarının kaza ile ilgili olmayan bir yerde aracın 3-5 metre kadar ilerisinde bulunduğu, sol ön çamurluğa çarparak kırabilecek bir objenin olay yerinde bulunmadığı, ön camda bulunan film nedeniyle camın kırıldığı, fakat dağılmadığı, diğer dört camın kırık olduğu, ancak kaza yerinde cam kırığının olmadığı, aracın takla atması durumunda çevredeki incelemede arazide hasar bulunmadığı, kazada olayın meydana geldiğine dair bir iz ve emarenin bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, sanık A.. Ş.. ve eşi K.. Ş..’in iştirak halinde hareket ederek, daha önceden kaza yapmış aracı 21/06/2010 tarihinde kasko yaptırdıktan sonra, suç tarihinde olay yerine her nasılsa getirip tutanak tutturmaya çalıştıkları ve jandarma görevlilerinin kazanın olay yerinde gerçekleşmediğini belirten tutanaklar tanzim etmiş olmaları nedeniyle, ilgili sigorta şirketinden zararlarının karşılanması konusunda herhangi bir taleplerinin bulunmadığı, tamamlanan icra hareketleri bakımından eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; aracın hasarının karşılanması ile ilgili sigorta şirketine yapılmış herhangi bir müracaatın bulunmadığı, bu nedenle suçun icrai hareketlerinin başlamadığı, eylemin hazırlık hareketi kapsamında kaldığı anlaşılmakla; sanığın, unsurları itibariyle oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/03/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.