YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10041
KARAR NO : 2014/348
KARAR TARİHİ : 15.01.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/242247
MAHKEMESİ : Bigadiç Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/03/2011
NUMARASI : 2010/360 (E) ve 2011/58 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma(değişen suç vasfıyla dolandırıcılık)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun,tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi,TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir.Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin,kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir.Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır.Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır.Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır.Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için,Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir.Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Sanık A.. Y..’ın yanında çalıştığı kuyumcu sanık T.. Y.. ile birlikte hareket ederek akrabası olan katılan A.. Y..’ın kızının kolundaki bilezikleri görmesi üzerine “bu altınları bize getirip emanet bırakın” dediği, katılan kuyumcu dükkanına geldiğinde sanıklar bilezikleri muhafaza edebileceklerini, istediği zaman geri alabileceğini aylık olarak da bir küçük altın vereceklerini söyledikleri katılanında iki ayrı zamanda 94.17 gram ve 96.88 gram altın bileziği her iki sanığa teslim ettiği karşılığında kartvizit arkasına miktar ve tarih belirtilip “ödeyeceğim T. Y..” yazılarak verildiği ve bir kaç ay kar payı ödemesi yapıldıktan sonra dükkanı kapatarak ortadan kayboldukları anlaşılan olayda;
Sanıkların muhafaza edip kar payı verecekleri istediğinde geri alabileceği hilesiyle katılandan altınları almış olmaları karşısında, sanıkların işlettikleri kuyumcu dükkanının ticari işletme veya şirket olup olmadığı, sanık
T.. Y..’in tacir olup olmadığı araştırılarak elde edilen sonuçlardan birinin olumlu olması halinde sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde öngörülen tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilerek mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde, beraatlarına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.