Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/67948 E. 2013/11406 K. 18.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67948
KARAR NO : 2013/11406
KARAR TARİHİ : 18.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Şikayetçinin garson olarak çalıştığı lokale gelen sanığın, kısa bir görüşme yapıp geri iade etmek üzere şikayetçiden cep telefonunu istediği, şikayetçinin sim kartını çıkartarak cep telefonunu sanığa verdiği, sanığın da kendi sim kartını takıp görüşme yapacağını bahane ederek lokalden çıktığı ve cep telefonuyla birlikte ortadan kaybolduğu ve bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-Oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın, kullandıktan sonra iade etmek üzere şikayetçiden kısa bir süre için aldığı cep telefonunu iade etmediği anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/06/2012 tarih ve 2011/15-440 esas, 2012/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 141/1.maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde hata yapılarak yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 50 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.