YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67776
KARAR NO : 2013/11277
KARAR TARİHİ : 17.06.2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın şikayetçinin uğramış olduğu zararı gidermediği anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’un 231/6.maddesinin (c) bendinde yazılı “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” nesnel koşulunun bulunmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık …’ın, Bakırköy Devlet Hastanesi’nde tedavi olmak için bekleyen şikayetçinin yanına yaklaşarak, 75. Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon merkezinde başhekim yardımcısı olduğunu, Bahçelievlerde bulunan merkeze geldiği takdirde ilaçlı havuza sokarak kendisini iyileştireceğini söyleyerek şikayetçiyi kandırmak suretiyle 30.00 TL parasını aldığı anlaşıldığından, eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden verilmesi suretiyle sanığa eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken uygulama maddesinin TCK’nın 157.maddesi yerine, aynı kanunun 142/1-b maddesinin gösterilmesi,
2-5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarına ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan “5237 sayılı TCK’nın 142/1-b” yerine “5237 sayılı TCK’nın 157” maddesinin yazılıp, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun’un 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün ise çıkarılıp yerine, “53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın “c” bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.