Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/67726 E. 2013/11454 K. 19.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67726
KARAR NO : 2013/11454
KARAR TARİHİ : 19.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, Kadıköy … Caddesinde bulunan bir bankta oturan şikayetçilerin yanına giderek, Florya’dan bir arkadaşının geleceğini söyleyip ne kadar sürede gelebileceğini sorduğu, şikayetçilerin cevap vermesi üzerine şikayetçilerle sohbet etmeye başlayarak samimiyet kurduktan sonra, birlikte bir çay bahçesine gittikleri, sanığın burada Turkcell dağıtım sorumlusu olduğunu söyleyerek, şikayetçilerin telefonlarına bakmak istediği, bunun üzerine şikayetçilerin cep telefonlarını masanın üzerine koydukları, sanığın da bu telefonları inceleyerek telefonların tuşlarının çabuk bozulduğunu, bunları değiştirebileceğini, hatta telefonlara program yükleyebileceğini belirterek telefonları aldığı, şikayetçiler ve yanlarında bulunan arkadaşları tanık… ile birlikte telefon bayiilerine gittikleri, sanığın şikayetçileri ve tanığı dışarıda bırakarak iş yerlerine girip bir süre sonra çıktığı, bu şekilde birkaç bayii dolaştıkları, sanığın en son girdiği bayiiden çıktıktan sonra elindeki kartviziti tanık İlker’e vererek telefonları bu kartvizit ile alabileceklerini söylediği, daha sonra da bir fırsatını bularak telefonlarla birlikte gözden kaybolduğu, şikayetçilerin ellerindeki kartvizitle söz konusu iş yerine gittiklerinde telefonlarının orada olmadığını öğrendikleri şeklindeki olayda; sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, aynı yer ve zamanda, tek bir eylem ile birden fazla şikayetçiye karşı dolandırıcılık suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında bir kez hüküm kurularak tayin olunan cezasının 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde her bir şikayetçiye yönelik eylemi nedeniyle ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.06.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.