YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67637
KARAR NO : 2013/11166
KARAR TARİHİ : 17.06.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Mağdur …’a karşı işlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Mağdur … ve kardeşi …’ın, Sosyal Yardımlaşma Vakfı’na iş başvurularının bulunduğu, sanığın bu kişilerin yanına gelip giderek, bu kişilerle samimiyeti arttırdığı, kendilerine iş bulma konusunda yardımcı olabileceğini, Bakan …’nun akrabası olduğunu belirterek mağdur ve kardeşinden yol masrafı adı altında 250 TL para ve işe giriş için gereken birtakım belgeleri aldığı, Ankara’da buluşma teklifinde bulunduğu, mağdur ve kardeşinin tanık … ile birlikte Ankara’ya gitmelerine rağmen sanığa ulaşamadıkları, bu nedenle birkaç gün bekledikten sonra geri döndükleri, bu şekilde sanığın …’a karşı, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan ve onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, suçun sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
26/08/2007 tarihinde talimatla ifadesi alınan sanığın yasal haklarının hatırlatılmış olması, duruşmadan vareste tutulmayı talep etmiş olması, savunmasını yapacağını beyan ederek savunmasını yapmış olması, esas mahkeme huzurunda ifade vermek istediğine ilişkin bir talebinin olmaması, mağdur …’ya karşı işlenen bu suç açısından da savunmasını yapmış olması, bu yönde bir karışıklığın bulunmaması, daha sonra da asıl mahkemesinde 11/11/2008 tarihinde yine savunmasını yapmış olması karşısında, sanığın savunma hakkının kısıtlandığından söz edilemeyeceği; ayrıca sanık hakkındaki her bir eylem nedeniyle ayrı ayrı hüküm kurulmamış ise de, ayrı ayrı iki kez ceza verildiğinin hükümden açıkça anlaşılıyor olduğu, yapılacak bozmanın sonuca etkisinin bulunmadığı dikkate alınarak, bu gerekçelerle bozma isteyen tebliğnamedeki düşüncelere iştirak olunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Adli para cezasına gün olarak hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan adli para cezasına karar verilerek TCK’nın 61/8.maddesine muhalefet edilmesi ve beraat edilen suçla ilgili yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılması gerektiği gözetilmeden, bu giderlerin tamamının sanığa yükletilerek 5271 sayılı CMK’nın 327.maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “60 TL”, “50 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “60 gün” ve “50 gün” adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle ve yargılama giderleriyle ilgili bölümün tamamen çıkartılarak, yerine, “beraat edilen suçla ilgili yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına, diğer giderlerin 5271 sayılı CMK’nın 324 ve devamı maddeleri gereğince sanıktan tahsiline” denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Katılan …’ya karşı işlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Katılan …’ya karşı, 2005 yılı Şubat ayında suçun işlendiği belirlenerek ve gerekçeli karar başlığındaki hatanın mahallinde düzeltilmesi mümkün görülerek yapılan incelemede;
2005 yılı Şubat ayı olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar 765 sayılı TCK’ nın 102/4 ve 104/2.maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8.maddesi gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 17/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.