Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/67620 E. 2013/11439 K. 19.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67620
KARAR NO : 2013/11439
KARAR TARİHİ : 19.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, “üç kağıt” tabir edilen oyunu oynattığı, olay yerinden geçen katılanın, orada bulunan bir şahsın oyunu kazandığını görmesi üzerine oyuna katıldığı ve oyunda 2500 TL. kaybettiği akabinde sanığın, arkadaşları ile birlikte olay yerinden kaçtığı, bu şekilde kazanma ihtimali olmayan bir oyunu kazanma ihtimali varmış gibi göstererek katılanı oynatmak suretiyle hile yolu ile kazanç sağladığı anlaşılmakla, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
TCK’nın 168/4.maddesinde düzenlenen kısmi ödemenin kabul edilip edilmediğinin sorulmaması, katılanın şikayetçi olduğunu açıkça belirtmesi karşısında bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanunun 53/1-a, b, c, d, e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, ancak 53/1-c maddesinde yazılı kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kullanmaktan 53/3. maddesi gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’nın 322. maddesi uyarınca hükümde TCK’nin 53. madde ile ilgili paragrafın hükümden çıkartılarak yerine “5237 sayılı Kanunun 53/1-a, b, c, d, e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, ancak 53/1-c maddesinde yazılı kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kullanmaktan 53/3. maddesi gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına” yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.