Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/67104 E. 2013/10186 K. 03.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67104
KARAR NO : 2013/10186
KARAR TARİHİ : 03.06.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlileri ile ilişkisi bulunduğu ve onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan … …’in kardeşinin bir suçtan yargılanarak 2008 yılında hapis cezası aldığı, diğer katılanla birlikte dosyanın temyiz aşamasında kendisini savunmak üzere Ankara’da avukat aradıkları, … İşhanında sanık …’ın bürosuna gittikleri, sanığın yanında asker ve polis emeklisi olduğunu söyleyen kişilerin olduğu, bu kişilerin, sanık için ”iyi avukattır, size yardımcı olur” şeklinde beyanlarda bulunduğu, sanık …’ın gerçeğe aykırı olarak, kendisini avukat olarak tanıtarak, katılan …’nin kardeşinin çok az ceza ile kurtulmasını ve cezaevinden kısa zamanda tahliye edilmesini vaad edip, katılan …’den 20.000 TL para istediği, katılan Ümmiyenin büroda 4,000 TL’sini nakit olarak ödediği, geri kalan 16.000 TL yi sanık …’ın Şekerbank’taki hesabına banka havalesi yoluyla gönderdiği, sanık …’ın isteği üzerine diğer katılan …’ın da sanığın adına, sanığın sekreteri hesabına posta havalesi yoluyla 1.000 TL gönderdiği, sanık …’ın cep telefonu ile katılan …’ye “… Hanım dosyasının parasını yarın tamamlayalım sonuç tamam dediler. Ablacığım halledecekler. Beni yemeğe çağırdı. Orada konuştuk. Mahçup olmayız reis bey dedim.
Karar imzaya açıldı” yazılı mesajlar çektiği, sanığın, eşinin çok zengin olduğunu iyi avukat olduğunu söylediği, sanığın katılanları oyalayarak, her defasında da hükümlüyü tahliye ettireceğini söylediği, hatta Karaman Cezaevine sevk için 10.000 TL daha istediği, ama katılanın bu parayı vermediğini belirttiği, sanığın aldığı paralara rağmen hiçbir işlem yapmadığı, böylece sanığın Yargıtay’da tanıdıkları olduğunu ve davayı lehlerine sonuçlandıracağını söyleyerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık … … hakkında verilen beraat kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Suçun işlendiği hususunda yeterli delil bulunmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-5237 sayılı TCK’nın 158.maddesinin 2.fıkrasındaki nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin, ismen söylemese bile kimden söz edildiğini karşı tarafın anlayacağı şekilde makamı, rütbesi, ünvanı ve lakabını söylediği kamu görevlilerini tanıdığını, hatırının sayıldığını, işini yaptıracağını söyleyerek mağduru kandırması gerektiği, somut olayda ise; sanığın, belli bir kamu görevlisi yanında hatırı sayıldığından ve ilişkisi olduğundan bahsetmeksizin, kendisinin avukat olduğunu ve yargıda tanıdıkları olduğunu söylemek suretiyle hükümlüyü tahliye ettirme karşılığında katılanlardan menfaat temin etmesi şeklindeki eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 157. maddesinde yer alan basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden,suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı kanunun 158/2 maddesi gereğince hüküm tesis edilmek suretiyle fazla ceza tayini,
b-Kabule göre de; sanığın 5237 sayılı TCK ‘nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün birden fazla ihlal ederek, değişik zamanlarda her iki katılandan birden fazla kez haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.