Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/67026 E. 2013/10486 K. 05.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/67026
KARAR NO : 2013/10486
KARAR TARİHİ : 05.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır
Somut olayda; sanığın yanında ismi belirlenemeyen bir şahısla müştekinin evine geldiği, kendisini doktor olarak tanıtıp isminin … Yeşil olduğunu söylediği,diğer şahsın kendisini şoför olarak tanıtıp isminin … Öztürk olduğunu söyleyerek müşteki nezdinde … oluşturdukları,ve “biz SSK dan geliyoruz,senin kapı numaran 45 di 74 olmuş sana bir cihaz getirdik,bunu sen al Cuma gününe kadar buz dolabında tut,biz bir hemşire göndereceğiz ve bu cihazı o kullanacak sakın açma,Cumartesi günü gelerek sana iğne yapacağız,bu iğneler 5 gün yapılacak” dedikleri ve bir şeyler yazdıkları, sonra 150 TL istedikleri müştekinin kabul ettiği akabinde şahıslarının 350 TL daha istediği,müştekinin bunu neden istediklerini sorduğu sanığın “sana cihaz getirdik o cihazın parası zaten 350 TL sana Cumartesi günü geri verilecek” dedikleri bunun üzerine müştekinin sanığa 500 TL verdiği anlaşılmakla mahkemenin dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyada mevcut adli sicil kaydından tekerrüre esas sabıkası olduğu anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 58.maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlarin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “50 gün” ve ” “1000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.