YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/65828
KARAR NO : 2013/9345
KARAR TARİHİ : 21.05.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Somut olayda, sanığın …’de inşaat işleri ile uğraşan ve çevrece tanınan mağduru telefonla arayıp güvendiği bir şahsı da referans göstermek suretiyle … Tıp Fakültesinde okuyan bir öğrenci için burs talebinde bulunup 150,00.TL tutarındaki parayı banka hesabına havale edilmesini sağladığı şeklindeki eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Mağdurun aldatılmasında bankanın vasıta olarak kullanılmadığı sadece ödeme aracı olduğu gözetilerek 5237 Sayılı TCK’nun 157/1. maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde aynı kanunun 158/1-f maddesi ile hüküm kurularak sanığa fazla ceza tayini,
2-Sanığın etkin pişmanlık göstermesi nedeniyle hakkında TCK’nun 168/1 maddesinin uygulanması karşısında pişmanlık duyduğu hususunda belirti bulunmadığından bahisle 62.maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle hükümde çelişkiye yol açılması,
3-5237 Sayılı TCK’ nın 53.maddesinin 1.fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarına ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3.fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.