Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/65809 E. 2012/44001 K. 15.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/65809
KARAR NO : 2012/44001
KARAR TARİHİ : 15.11.2012

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıklar … ve …’ın 7 Ocak 2009 tarihinde …’tan farklı bir kimlik ile cep kredisi almayı kararlaştırdıkları, bu amaç doğrultusunda sanıklardan Nail’in fotoğrafı yapıştırılmış ve … sahte ad ve kimliği ile düzenlenmiş bir nüfus cüzdanı oluşturup kredi başvurusunda bulundukları, banka tarafından başvurunun incelenerek 10.100-TL tutarında kredinin onaylandığı ve 30 gün içinde istenilen … şubelerinden birine başvurulması halinde kredinin verilebileceğinin bildirildiği, sanıkların önce Büyükçekmece şubesine gittikleri ancak şube görevlilerinin ikametgah bilgisi gibi ilave bazı belgeler istemesi üzerine sanıkların krediyi alamadan ayrılmak durumunda kaldıkları, daha sonra her iki sanığın … sahte adı ile kendilerine tahakkuk etmiş olan krediyi alabilmek için bir kez de …’da bulunan … şubesine başvuru yaptıkları
ancak kendilerinden şüphelenilmesi üzerine kredi parasını alamadan yakalanmaları şeklinde gelişen olayda, mahkemenin resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçlarının oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıklar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulduğunun anlaşılması, hükmolunan adli para cezası tayininde 5237 sayılı TCK’nın 61/8 maddesi hükmü karşısında adli para cezası hesaplanırken bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu belirlenmesi gerektiği halde temel cezanın gün olarak belirlenip paraya çevrilmesinden sonra arttırım ve indirimlerin belirlenen bu miktar üzerinden yapılmasının sonuç cezayı değiştirmemesi, adli sicil kaydından sabıkalı olduğu anlaşılan sanık hakkında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek ertelemeye, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, takdiri indirime yer olmadığına karar verilmiş olması karşısında bu hususlarda bozma isteyen tebliğnamedeki düşüncelere iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 15.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.