Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/65422 E. 2013/9546 K. 23.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/65422
KARAR NO : 2013/9546
KARAR TARİHİ : 23.05.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müştekiye, 23.7.2007 tarihli iddianame ile sanıklar hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasının kovuşturması sırasında … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 3.12.2007 tarihli celsesindeki ara kararı ile “katılan” sıfatı verildiği, ara kararı öncesinde hazır olan sanıklar ve müdafii ile C. Savcısından özellikle “katılma istemi hakkında diyecekleri sorulmamış” ise de, onlara şikayet-katılma beyanı sonrası “söz verildiği”, bu suretle “katılma istemine karşı diyeceklerini bildirme haklarının kısıtlanmadığı” bu konuda bir itirazın da vaki olmadığı sonucuna varıldığından tebliğnamenin 1 no’lu bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
… 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.11.2008 tarihli görevsizlik kararı sonrası … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/464 E. sayılı tensibinde yaptığı ihbar ile Başsavcılıkça yapılan soruşturma neticesince düzenlenen 27.1.2009 tarihli iddianame ile sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının kovuşturma aşamasında savunma ve şikayet beyanlarının alındığı 17.3.2009 tarihli duruşmada şikayet içerir beyana rağmen, şikayetçi veya vekiline CMK’nun 238/2. maddesi uyarınca “davaya katılmak isteyip istemediği” sorulmamış ise de; şikayetçinin sanıklara yüklenen bu suçtan da doğrudan doğruya zarar gördüğü açık olduğundan; aynı Yasanın 237/2. maddesi gereğince şikayetçinin bu kamu davasına da “katılmasına” karar verilerek yapılan incelemede:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; …Petrol müsteciri katılanın, anlaşmalı olduğu … no.lu … Kamyoncular Tankerciler ve Tırcılar Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinden, üyelerine veresiye satış fişleri ile yapmış olduğu akaryakıt satışları nedeniyle alacaklı duruma geldiğinde; bu alacaklarına karşılık ünvanı belirtilen kooperatif tarafından katılan namına düzenlenen muhtelif keşide tarihli çek yapraklarının, herhangi bir sözlü veya yazılı talimatı olmaksızın, ticari ilişki içinde borçlu bulunduğu … Petrol… Ltd. yetkilisi sanık …’e teslim edilip, onun da genel olarak keşide tarihleri 2006 yılı olan çek yapraklarını yine katılanın rızası-bilgisi dışında, 1. ciranta olarak katılan adına attığı veya diğer sanıklara attırdığı sahte ciro imzalarıyla bankaya ibraz edip tahsil etmesi eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia olunan somut olayda;
Katılanın, yaptığı satış karşılığı kooperatif üyelerinden aldığı veresiye fişlerini varolan borcuna mahsuben sanık …’e rızaen teslim etmesi, veresiye fişlerinin ibrazı ile kooperatifin çek düzenlendiğini, bu çeklerin sözlü talimatlarla sanık …’e verildiğini ve bunların ticari ilişkileri çerçevesinde, bankadan tahsil edildiğini bildiğini, keşide-tahsil tarihleri 2006 yılı olmasına rağmen şikayetin 28.6.2007 tarihinde yapılmış olmasının ve bu tarihten önce katılan imzasını havi 9.4.2007 tarihli muvafakatnamenin varlığının da bu durumu ispatladığını, ciroların katılana ait olmamasının somut olay açısından suçların oluşmasına yeterli olmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki olduğunu bu nedenle sanıkların atılı suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ve vekilinin suçların oluştuğuna, delil takdirinde hata yapıldığına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 23.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.