YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/25460
KARAR NO : 2013/8781
KARAR TARİHİ : 13.05.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıkların, besicilik işiyle uğraşan mağdurlara hayvan almak istediklerini belirtmeleri üzerine yapmış oldukları pazarlık sonucunda 13.700 TL’ye anlaştıkları ve ertesi gün buluşmak üzere ayrıldıkları, hayvanların teslim edileceği sırada sanıkların mağdurlara çalıntı olduğu anlaşılan 18.03.2006 keşide tarihli Nazmi Aksu adına düzenlenmiş 10.700 TL bedelli Halkbank’a ait çek ile 2.450 TL verdikleri, mağdurların da çekin geçerli olup olmadığını ilgili bankadan sorunca çekin sahte olarak düzenlendiğini anlamaları nedeniyle hayvanlarını teslim etmediklerinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar … ve … haklarında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas- 2009/13 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif koşullarından birisi de suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi olduğu, ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı da dikkate alınarak; sanıklar hakkında dolandırıcılığa teşebbüs suçundan hüküm kurulurken “sanıkların sabıkasız oluşları, geçmişteki halleri, suç işledikten sonraki yargılama sürecindeki gösterdikleri tutum ve davranışları ile ileride bir daha aynı nevi suçları işlemeyecekleri kanaatine varıldığından” şeklindeki gerekçeyle TCK’nın 51/1 maddesi gereğince cezalarının ertelenmesine karşın, mağdurların eylem nedeniyle zarar görmemiş olmasına ve sanıkların sabıkalarının bulunmamasına rağmen 5271 sayılı CMK’nın 231.maddesinin değerlendirilmesi sırasında ceza mahiyeti itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde kanaat gelmediğinden bahisle aleyhe karar verilerek gerekçede çelişkiye düşülmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.