Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/25406 E. 2013/9075 K. 16.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/25406
KARAR NO : 2013/9075
KARAR TARİHİ : 16.05.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin hükmolunan cezanın türü ve süresine göre yasal koşulları bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 318.maddesi uyarınca REDDİNE oybirliği ile karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; Katılanın, oğlu …’a iş bulma arzusu içinde olduğu 2005 yılı içinde hakkında takipsizlik kararı verilen komşusu …’nun evinde tanıştığı ve …’da güçlü bağlantıları olduğunu duyduğu sanık …’tan bu hususta yardım istediği, adı geçen sanığın …’da iktidar partisinde yakın tanıdıkları olduğunu hatta milletvekili …’un arkadaşı olduğunu belli bir para karşılığı oğlunu kısa sürede işe aldırabileceğini söyleyip, sanki anılan milletvekili ile telefonda konuşuyormuş gibi yaparak hilesini güçlendirip; katılanın, komşusu Ahmet’in …’de oturan ve sanık …’ın çok eski dostu olan sanık …yi de telefonla arayıp, ondan “…..korkmana gerek yok… benim oğlum da şu an Bakanlık’ta staj görüyor o adama güvenebilirsin… işini halleder.. parayı verebilirsin….” şeklinde yanıtlar alınca ikna olup, parayı tedarik ederek …’ya oğlu ve damadı ile gidip orada sanık … ile buluşup, belgesiz elden-nakit suça konu miktar parayı vermesi şeklinde tavsif olunan sanıkların eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia olunan somut olayda;
1-Hakkında takipsizlik kararı verilen …’nun 09.01.2008 tarihli poliste, katılanın aşamalardaki anlatımlarının aksine “…müştekinin dediklerinin hepsi yalandır….” şeklindeki ifadesi ve katılanın 25.03.2008 tarihli talimatla alınan beyanında “………” adından behsetmemesi de nazara alınarak, usulünce tanık sıfatıyla beyanının alınıp; katılanın 18.07.2007 tarihli savcılık ifadesinde belirttiği gibi sanık …’ın milletvekili …adını kullanıp kullanmadığının, onunla telefon görüşmesi yapar gibi davranıp davranmadığının açıklığa kavuşturulması, aynı şekilde tanık İlker’in de yeniden bu sıfatla dinlenerek “…” adının somut olayın hangi aşamasında ne şekilde geçtiğinin, özellikle sorulup öğrenilmesi, bu tanığın beyanından katılanın oğlu …’ın da …’da görüşmede bulunduğu anlaşılmakla, bu kişinin de usulünce tanık sıfatıyla dinlenmesi, katılanın anlatımlarında geçen ve sanık …’ın söylediği ileri sürülen “…benzer işler nedeniyle aldığım paralardan …ye komisyonlarını banka havaleleriyle gönderdim…” mealindeki sözlerinin doğruluğunun araştılmasına yönelik olarak sanık … veya …nin benzer adli olaylarda isimlerinin geçip geçmediğinin ve Sanık …’ın 2005 yılında iktidar partisinin … İl Yönetiminde yer alıp almadığının soruşturulması toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre suç vasfının ve sanık …’nun hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanık …’un hüküm tarihinde sonra 30.07.2012 tarihinde vefat ettiğinin UYAP’tan temin edilen nüfus kaydından anlaşılması karşısında; hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK.nun 64/1.maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.