Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/24494 E. 2013/8472 K. 07.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/24494
KARAR NO : 2013/8472
KARAR TARİHİ : 07.05.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık … İbrakim Uçgun’un 23.03.2009 havale tarihli temyiz dilekçesinde açıkça kendisi hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla bu sanık hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Kağıt üzerinde hükmü şahsiyeti bulunan Vatan Memur Şehitleri Derneği yönetim kurulu başkanı olan sanığın şikayetçiyi telefonla arayarak kendisini …ı Belediyesi çalışanı … olarak tanıtıp Şehit Aileleri yararına yardım topladıklarını, yardımda bulunup bulunmayacağını sorduğu, şikayetçinin yardım edebileceğini söylemesi üzerine sanığın parayı aldırmak için birini gönderiyorum diyerek temyiz dışı sanık …’ya dernek adına 250,00.YTL alındığı hususundaki daha önceden bastırılmış makbuz ile şikayetçinin işyerine gönderdiği, şikayetçinin …’ya …ı belediyesinden …’nu tanıyıp tanımadığını sorması ve sanık …’ın da tanımadığını belirtmesi üzerine, …ı Belediyesini aradığı ve … isimli bir şahsın belediyede çalışmadığını ayrıca belediye’nin böyle bir yardım toplama faaliyetine destek vermediğini öğrenmesi üzerine emniyeti arayarak …’yu yakalattığı, sanığın hileli sözlerle dernek tüzel kişiliğini aracı kılarak menfaat temin etmeye çalıştığı anlaşıldığından, atılı suçun subut bulduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde 180 gün olarak tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “50”, “12”, ve “240 TL” adli para cezası terimlerinin çıkartılarak yerine, sırasıyla “5”, “1”, “20 TL” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.