Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/24195 E. 2013/7791 K. 29.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/24195
KARAR NO : 2013/7791
KARAR TARİHİ : 29.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın katılana ait işyerinde 16/11/2005 tarihi ile 14/08/2006 tarihleri arasında muhasebeci olarak çalıştığı, sanığın, hastalandığını belirterek rapor almak suretiyle bir süre işe gelmediği, daha sonra işten ayrıldığı, bir süre sonra hesaplarda yapılan incelemede, 24.355.08 TL paranın eksik olduğunun tespit edildiği, böylece sanığın parayı uhdesinde tutarak güveni kötüye kullanmak suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, katılan şirkete ait muhasebe kayıtlarının tamamının getirtilmesi, çalışılan dönemlere ilişkin şirket girdi ve çıktılarına ait belgelerin dosya arasına konulması, bu dönemde sanığa teslim edilen para ve evrakın neler olduğu, bu para ve kıymetli evrakın kayıt altına alınıp alınmadığı, şirkette bilgisayar kayıtlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bütün bilgi ve belgelerin toplanmasından sonra sanığın uhdesinde ne kadar para kaldığının kesin olarak tespit edilmesi, bu hususta, içerisinde muhasebecinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan denetime ve hüküm kurmaya
elverişli rapor alınması, sanığın fiilen ne kadar sürede şirkette çalıştığının araştırılması, bu hususta şirketin diğer yetkililerinin bilgi sahibi sıfatıyla dinlenilmesi, sanığın beyanında isimleri geçen …,…,… isimli kişilerin bilgilerine başvurularak, sanık ayrıldıktan sonra paraların kendilerine teslim edilip edilmediği, genelde paraların ne şekilde muhafaza edildiği, kasa bulunmayan muhasebe departmanında, paraların kimde bulunduğu, şirket yetkililerine ne şekilde intikal ettirildiği hususlarının ayrıntılı olarak sorulması, sanığın çalıştığı dönemde ve işi fiilen bırakmasından sonra şirket hesaplarının ne aralıklarla denetlendiği, denetim raporlarının bulunup bulunmadığın tespiti, kasa bulunmayan bir yerde belirtilen miktardaki paranın kaybolduğunun uzunca bir süre sonra farkedilememesinin sebeplerinin de araştırılarak ve sonuç olarak sanığa ne kadar para teslim edildiği, bu paranın ne kadarının şirkete intikal ettirilmediğinin kesin olarak belirlenmesi ve tüm delillerin toplanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; cezanın alt sınırdan veya alt sınırdan uzaklaşılarak tayini hakimin taktir yetkisinde olmakla beraber, temel cezanın alt veya üst sınırlar arasında belirlenmesi sırasında, TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 61. maddesi kapsamında; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı ve failin güttüğü amaç ve saik gibi esaslar göz önünde bulundurularak adalet, hakkaniyet ve nesafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, “takdiren” gibi yasal olmayan gerekçe göstermek suretiyle asgari haddin üzerinde temel cezanın tayin edilerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.