Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/21701 E. 2013/5513 K. 26.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/21701
KARAR NO : 2013/5513
KARAR TARİHİ : 26.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Müteveffa … ‘ın, sanıkların ortağı oldukları şirket adına 28.02.2006 düzenleme tarihli 15.000 TL bedelli senet keşide edip şirket kaşesini basarak imzaladığı, söz konusu senedin sanık … tarafından ciro edilerek katılana verildiği, katılanın senedi icra takibibe koyduğu, ancak sanıkların borca ve imzaya itiraz ettikleri, Ankara 16. İcra Hukuk Mahkemesinin kararıyla itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği, sanık …’in, söz konusu senedin şirket yetkilisi olmadığını bildikleri müteveffa … tarafından keşide edildiğini bilmesine rağmen cirolayıp katılana verdiği ve şirket müdürü olan diğer sanık …’ın da bu durumu bilmesine rağmen müdahale etmeyerek sanık …’le birlikte katılanı dolandırdıkları iddia olunan somut olayda; sanıkların aşamalarda değişmeyen savunmalarında sanık …’in eşi, sanık …’ın da babası olan müteveffa …’in, … Türk isimli birisinden aldığı borç karşılığında suça konu senedi imzalayarak verdiğini, bu borcu …’in oğlu olan …’a ödediklerini, hatta senedi geri alamadıkları için dosya içinde fotokopisi bulunan borçlusu … olan 15.000 TL’lik senet aldıklarını, suça konu senedi aldıklarında bu senedi geri iade edeceklerini ancak … Türk’ün damadı olan katılan … tarafından icraya verildiğini, böyle bir borçları olmadığı için de borca ve imzaya itiraz ettiklerini beyan ettikleri, Ticaret Sicil Memurluğunun yasızına göre müteveffa … Altunorak’ın hiçbir zaman şirket yetkilisi ve ortağı olmadığı, 20.10.2005 tarihine kadar … ve oğlu olan sanık …’ın şirketin ortağı oldukları, bu tarihten sonra sanık …’ın kardeşi …’la birlikte şirketin ortağı oldukları ve şirket müdürü olarak imzaya yetkili kişinin sanık … olduğu, alınan tüm bu ortaklar kurulu kararlarının ticaret siciline bildirildiği, ayrıca söz konusu senede ilişkin katılanla sanıklara ait şirket arasında herhangi bir ticaret ilişkisi veya alacak verecek olduğuna dair belge ibraz edilemediği gibi senedin, katılanın eline ne şekilde geçtiğinin de belli olmadığı, sanıkların, senet bedelini ödediklerini iddia etmeleri nedeniyle borca, senedin şirketin kuruluşundan beri şirketle hiç bir ortaklığı bulunmayan müteveffa … tarafından imzalanması nedeniyle de imzaya itiraz etmelerinin hayatın olağan akışına uygun olduğu anlaşılmakla, sanıkların dolandırıcılık kastıyla hareket ettiklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilmediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.