Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/21697 E. 2013/5506 K. 26.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/21697
KARAR NO : 2013/5506
KARAR TARİHİ : 26.03.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu kurum ve kuluşlarının zarırına dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Başar Mimarlık Mühendislik İnş. Tic. Ltd. Şirketinin sahibi ve yetkilisi olan sanığın, Amasya İl Özel İdare Müdürlüğünden Terziköy Kaplıcaları Otel İnşaatının ihalesini aldığı, bu işle ilgili olarak 08.05.2004 tarihinde Amasya SSK İl Müdürlüğünden temin ettiği e-bildirge şifresiyle işçilerin aylık prim ve hizmet belgelerini her ay katılan kuruma bildirdiği, sanığın işi süresinde bitirmemesi nedeniyle sözleşmenin Amasya İl Özel İdare Müdürlüğünün 06.09.2005 tarih ve 113 sayılı kararıyla feshedildiği, fesih kararına rağmen sanığın elindeki mevcut şifre ile fesih tarihinden sonra da 19.04.2006 tarihine kadar çalışan işçi bildiriminde bulunduğu, bu işçilerden …’ın yaptığı sağlık masrafları nedeniyle katılan kurumun 649,41 TL zarara uğratıldığı ve bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; sanığın söz konusu fesih kararının iptali için Samsun İdare Mahkemesine açtığı davanın 12.05.2006 tarihinde sonuçlandığı, sanığın savunmasında bu tarihe kadar sözleşme devam ettiğinden ve şantiyede kalan eşyaların muhafazası gerektiğinden işçi çalıştırdığını ve zorunlu olarak bildirimde bulunup prim ödediğini beyan ettiği, sözleşmenin feshinden önce sanığın 23 işçi için bildirimde bulunup prim ödemesine rağmen, sözleşmenin feshinden sonra sadece 2 işçi için bildirimde bulunmaya devam ettiği, bu işçilerden de sadece …’ın sağlık harcaması olduğundan herhangi bir sağlık gideri bulunmayan diğer işçi …’ın şikayete konu edilmediği, sanık …’in, işçisi …’in yararına olacak şekilde haksız menfaat sağlamasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığı gibi, bu şekilde hareket ettiği kabul edilse bile ,hiçbir sağlık harcaması yapmayan diğer işçisi … açısından kendi zararına hareket etmiş olacağı, kaldı ki çalışmayan bir kişiyi çalışıyormuş gibi bildirmenin sanığın menfaatine olmadığı gibi prim ödemesi nedeniyle kendisini borç altına sokacağından kendi aleyhine bir durum söz konusu olacağı, fesih kararından sonra şantiye alanında şirkete ait işçi çalıştırılmadığı belirtilmiş ise de, sanığa ait şirketin inşaat alanında kalan eşyalarının muhafazası için işçi çalıştırmasının da hayatın olağan akışına uygun olduğu anlaşılmakla; sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilmediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.