YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/20801
KARAR NO : 2013/4981
KARAR TARİHİ : 19.03.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka tarafından tahsis edilmemesi gereken kredinin açılmasını sağlamak amacıyla dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, … adına düzenlenen nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırdığı, gerçekte Katalkaya mahallesinde oturmadığı halde, sahte bir ikametgah belgesi temin ederek yine sahte olarak oluşturulan vergi levhası fotokopisi ve diğer belgelerle bir araç satışı için …’nden … otomotiv isimli işyeri aracılığıyla 28.500 TL kredi talebinde bulunduğu, temyiz dışı Tuncay isimli kişinin … Otomativ ile görüştüğü, ilgili belgelerin bankaya fakslandığı, banka tarafından yapılan incelemede söz konusu işyerinin gerçekte olmadığının tespit edilmesi üzerine durumun kolluğa bildirilmesinden sonra sanığın yanında iki kişi olduğu halde bankaya gelerek kendisini … olarak tanıtıp kredi sözleşmesini imzalamaya başladığı, polisin olaya müdahale ederek sanıktan kimlik sorduğu, sanığın, sahte olarak düzenlenen Niyaz Estik adanı düzenlenen kimliği ibraz ettiği, böylece sanığın ilgili belgeleri bankaya ibraz ederek Banka tarafından tahsis edilmemesi gereken kredinin açılmasını sağlamak amacıyla dolandırıcılığa teşebbüs ve sahte belgeler tanzim ederek de resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Nitelikli Dolandırıcılığa teşebbüs suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 53. maddesinin yasaya uygun olarak uygulanmasına karar verilmiş olması ve infaz aşamasında gözetilmesinin mümkün olması karşısında, bu hususta düzeltilerek onama isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
5237 Sayılı TCK’nın 158/1, j, son maddesi gereğince, somut olayda haksız menfaat miktarının 28.500 TL, haksız menfaatin iki katının 57.000 TL olduğu dikkate alınarak temel cezanın bu miktardan az olmayacak şekilde belirlenip karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek 12.500 TL olarak sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ”5237 sayılı TCK’nın 158/1-j, son, 35/2, 62, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 625 gün adli para cezası karşılığı aynı yasanın 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL ‘den olmak üzere 12.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ifadelerinin yerine ”5237 sayılı TCK’nın 158/1-j, son maddesi gereğince sanığın 2850 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı yasanın 35/2 maddesi gereğince cezasının 3/4 oranında indirilerek 712 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, cezasının aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilerek 593 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına, aynı yasanın 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilmek suretiyle netice olarak 11.860.00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına” yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Suçun işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Suça konu belgeler üzerinde inceleme yapılarak belgenin sahte olup aldatma kabiliyetini de haiz bulunduğuna dair ekspertiz raporundaki tespitler karşısında, adli emanette olduğu anlaşılan belgenin ayrıca mahkemece yeniden tetkiki ve dosya içinde bulundurulmaması ile karar yerinde tartışılmaması sonuca etkili
olmadığından, bu yönden bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-5237 sayılı TCK’ nın 43. maddesinde, “değişik zamanlarda” denilerek aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suç hükmünün uygulanamayacağı” belirtildiği dikkate alınarak ve somut olayda, sanığın birden fazla resmi belgeyi aynı anda düzenleyerek ilgili bankaya verdiği, farlı zamanlarda düzenlendiğine dair bir delil bulunmadığı anlaşılmakla zincirleme suç koşullarının oluşmadığı gözetilmeden 5237 sayılı Yasanın 43. maddesi gereğince cezasının arttırılarak fazla ceza tayini,
b-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca temel ceza tayin edilirken sanık lehine en üst miktardan indirim uygulanmasına rağmen, aynı yasanın 43. maddesi gereğince yasal ve yeterli bir gerekçe göstermeden 1/4 yerine üst hadden 1/2 oranında arttırım yapılarak çelişkiye neden olunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.