YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/20123
KARAR NO : 2013/4686
KARAR TARİHİ : 14.03.2013
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni Kötüye Kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanığın, katılandan parmağında bulunan altın yüzüğü geri vermek üzere isteyip alması ancak iade etmeyip başkasına satması şeklinde iddia olunan somut olayda, zilyedliğin sanığa devrinin usulünce katılan tarafından yapıldığı kabul olunarak yüklenen “güveni kötüye kullanma” suçundan “mahkumiyet” hükmü kurulmuş ise de;
Katılanın 22.11.2007 tarihli polisteki ifadesinde; sanığın kendisine “…parmağındaki yüzük çok güzel çıkar bir bakayım…” dediğini ve ona inanıp yüzüğü verdiğini, sanığın elinde yüzüğe bakarken ve aynı zamanda aralarında konuşurlarken bir ara çarşı içine girip ortadan kaybolduğunu söylemesi karşısında;
Ayrıntıları Yargıtay C.G.K.’nun 12.6.2012 gün ve 2011/15-440 E ve 2012/229 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere; zilyedliğin tam olarak devredilmemiş olması nedeniyle eylemin TCK’nın 141. maddesinde tanımlanan “hırsızlık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin tayin ve takdirinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek “görevsizlik” kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 307/4. maddesi gereğince ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 14.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.