Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/19645 E. 2013/3922 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/19645
KARAR NO : 2013/3922
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanıkların önceden kararlaştırarak ve belli bir plan dahilinde sanık …’ı ayarladıkları ve bu kişinin, katılan şirketin bir kısım mallarını bir kaç kez taşımak suretiyle şirket nezdinde güven tesis ettiği ve olaydan bir kaç ay önce sanıkların … isimli şahsa yaptıkları plan dahilinde … (ön plaka) … (arka dorse plaka) plakalı … tırı satın aldıkları ve 26.09.2006 günü şirkete ait sigaraların aralarında sanık …’ın kullandığı ve yukarıda belirtilen aracın da bulunduğu dokuz adet tıra Mersin ilinden Irak ülkesine götürülmek üzere yükleme yapıldığı, bu araçlardan sekiz tanesinin 28.09.2006 günü … … Kapısından Irak ülkesine giriş yaptığı, sanık …’ın kullandığı aracın Mardin ili Kızıltepe ilçesine kadar müşteki şirketin hesabına çalışan iki şoförle birlikte geldikleri ve bir ara …’ın aracının arızalandığını söyleyerek kendine zaman kazandırdığı ve diğer sanıklarla önceden kararlaştırdıkları şekilde 28.09.2005 günü Kızıltepe ilçesi ile İdil ilçesi … arasında bulunan ve tespit edilemeyen bir yerde tırı durdurdukları, tır içerisinde yurt dışı edilmek üzere yüklenmiş bulunan müştekiye ait 61450 karton … marka sigaraları alarak araca boşalttıkları ve …’ın aracına tekrar binerek İdil ilçesi … mevkiine geldiği ve bu aracı terk ederek kaçtığı, sanıkların önceden yaptıkları bir plan dahilinde fiili işledikleri, müşteki iddiası, tanık beyanları, dosyada mevcut ve sözü edilen araç satışıyla ilgili bilgi ve belgelerle sabit olduğu, …’ın hiç bir yardım almadan böylesi bir fiili tek başına işlemesinin hayatın olağan akışına uymadığı, sanık … ile bir çoğu akraba ve … ortağı olan sanıklar arasında olayın hemen akabinde yoğun bir telefon görüşmesi yapıldığı ve mahkeme kararına müsteniden dinlenen telefon konuşması içeriğinde sanıkların söz konusu sigaraların yeri ve pazarlığı konusunda konuştukları, yine olayın gizli kalmasına oldukça özen gösterdikleri dosyada bulunan iletişim tespiti tutanaklarıyla anlaşıldığı belirtilerek, sanık …’ın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçunu, diğer sanıkların bu suça iştirak ettiklerinin iddia edildiği olayda ,
1-Sanıklar …, …, …, … ve … haklarında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanıklar … ve … haklarında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanıkların, malların satılması için çaba sarfettikleri gerekçesiyle mahkumiyet kararı verilmiş ise de, bu sanıkların, malların kaçırılmasında herhangi bir etkilerinin bulunmadığı, kaçırıldıktan sonra da, malları pazarladıklarına dair hiçbir delil bulunmadığı, suça iştirak ettikleri yönünde tanık beyanı veya satış yapıldığına dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı, ayrıca; 5271 sayılı CMK’nın 135. maddesinde iletişimin dinlenilmesinin hangi suçlar açısından verilebileceğinin tek tek sayıldığı, TCK’nın 155/2 maddesinde düzenlenen suçun, yasada sayılan katalog suçlardan olmadığı, bu nedenle su suçla ilgili verilen iletişimin dinlenmesi kararlarının hukuka uygun olmadığı ve buna dayanarak oluşturulan dinleme kayıtlarının da hukuka aykırı delil mahiyetinde olduğu dikkate alınarak, bu delilin hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, buna göre mevcut deliller dikkate alınarak sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.