Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/18470 E. 2013/1897 K. 04.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/18470
KARAR NO : 2013/1897
KARAR TARİHİ : 04.02.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, 6136 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık … hakkında 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
5271 Sayılı CMK’un 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12.maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 Sayılı CMK’un 264.maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran Cumhuriyet Savcısının haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıklardan …’nun isteği üzerine sanık …’in İstanbul iline gittiği, İstanbul ilindeyken bir akrabasının evinde çok sayıda altın olduğundan ve bu
altınların düşük fiyattan satabileceğinden bahsettiği bu vesile ile müşteki … ile tanıştığı müşteki …’ın altınları satın almak üzere …’in … ilçesine geldiği, deli rolü yapan bir şahsın altınları getirdiği ve müştekinin avucuna gerçek altın koyduğu müştekinin de diğer altınların gerçek olduğuna inanarak beraberinde getirdiği paraları sanıklara verdikten sonra altınları götürdüğü ancak daha sonra altınlara baktığında ve başka şahıslara incelettirdiğinde bunların gerçek olmadıkları ortaya çıktığı olayda; dolandırıcılık şuçunun oluştuğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 04.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.