Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/18280 E. 2013/1603 K. 30.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/18280
KARAR NO : 2013/1603
KARAR TARİHİ : 30.01.2013

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması,rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Serbest Muhasebecilerin, 3568 Sayılı Kanunun 2.maddesinde belirtilen görevleri arasında SSK prim borcu yatırmak olmadığı ayrıca, Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin Mecburi Meslek Kararlarına ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 1996/1 sayılı genelgesinin 1. maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmüne göre; sanığın şikâyetçilerden vergi ve prim borçlarını yatırmak üzere aldığı paraları yatırmayarak özel işlerinde kullandığının iddia ve kabul olunması karşısında eyleminin görevi ile ilgisi bulunmayıp, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCk. nun 155/1.maddesindeki “güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturacağı anlaşılmakla tebliğnamedeki ğörüşe iştirak edilmemiştir,
Somut olayda; sanığın serbest muhasebeci olduğu ve katılana ait şirketin muhasebe işlerini yaptığı,katılanın şirketi adına tahakkuk eden vergi borçları, bağ-kur primleri ve ticaret odası aidatlarını yatırmak üzere katılandan aldığı ancak ilgili yerlere yatırmadığı anlaşılmakla,
Güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ”5237 sayılı TCK’nın 155/1, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 180 gün adli para cezası karşılığı aynı yasanın 52.maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL’den olmak üzere 3600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ifadelerinin yerine ”5237 sayılı TCK’nın 155/1 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 52/2 maddeleri gereğince verilen 5 gün adli para cezası karşılığı aynı yasanın 52.maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL ‘den olmak üzere sonuç olarak 100.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.