Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/17978 E. 2013/8081 K. 30.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/17978
KARAR NO : 2013/8081
KARAR TARİHİ : 30.04.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık, Özel Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıclık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK. nun 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.
Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Somut olayda; sanığın diğer sanık … ile birlikte sanığın kullandığı otomobille Denizli iline gittikleri, sahte olarak düzenlenmiş üzerinde …. Talebe Yurdu ve….. Talebe Yurdu kaşe ve mührü bulunan makbuzlarla, sanık … adına sahte olarak düzenlenmiş dernek adına bağış toplama yetkisi verildiğine ilişkin yetki belgesiyle şikayetçilerin işyerlerine giderek Allah rızası için Kur’an kursları ve talebe yurtlarına yardım topladıklarını söyleyerek ramazan ayı olması nedeniyle katılan ve şikayetçilerin üzerinde yarattıkları etkiyle ve kullandıkları hileyle hataya düşürüp hayır adı altında menafaat temin edip, şikayetçilerdeki inancı kuvvetlendirmek için kullandıkları sahte makbuzları aldıkları para ve mallara karşılık düzenleyerek şikayetçilere verdikleri iddia olunan olayda;
1-Sanık … hakkında katılan …’a karşı nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet kararına yönelik olarak;
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde üzerinde 120 gün olarak tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş,sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,hüküm fıkrasından sırasıyla “120 gün”, “150 gün”, ”125 gün” ve “2500 YTL” terimlerinin çıkarılarak yerine sırasıyla “5 gün”, ”6 gün”, “5 gün” ve “100 TL “ terimleri eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında özel belgede sahtecilik ve şikayetçiler …, … ve …’e karşı nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet, sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık … yönünden;
UYAP sisteminden alınan 12.01.2013 tarihli nüfus kayıt örneğine göre sanığın hüküm tarihinden sonra 16.02.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmakla; hakkındaki kamu davasının 5237 Sayılı TCK.un 64.maddesi uyarınca düşürülmesinde zorunluluk bulunması,
Sanık … yönünden;
a-Şikayetçiler … ve ….’a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik olarak, şikayetçilerin beyanlarında sanıkların Kuran kursu, cami gibi şeylerden bahsederek para istemediklerini sadece yapılacak olan öğrenci yurdu için para topladıklarını söyleyerek para istediklerini belirtmeleri karşısında sanığın eyleminin TCK’nun 157/1. maddesindeki dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıclık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesine aykırı davranılması,
c-Sanığın sabıka kaydında konu ilamların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği ve hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.