Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/17367 E. 2012/43430 K. 15.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/17367
KARAR NO : 2012/43430
KARAR TARİHİ : 15.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, şikayetçi …’in evine giderek büyükbaş hayvanlara baktığı, ancak peşin para ödemesi gerektiğinden alıp almayacağına daha sonra karar vereceğini söyleyerek ayrıldığı, aynı gün her ikisinin tanıdığı olan ve kendisini avukat … olarak tanıtan bir kişinin şikayetçiyi ev telefonundan arayarak, sanığın dana almaya geleceğini, senet karşılığında hayvan verebileceğini, ona güvenebileceğini söylemesi üzerine şikayetçinin bir adet danayı satarak karşılığında sanıktan senet aldığı, iki gün sonra kendisini aynı avukat olarak tanıtan kişinin şikayetçiyi tekrar arayarak, verdiği dananın bacağının kırıldığını, sanığa yardımcı olmasını istediği, bunun üzerine şikayetçinin yine senet karşılığında iki tane hayvan daha sattığı ve teslim ettiği, daha sonraki günlerde gelerek tekrar dana almak istediğini söylemesi üzerine şikayetçinin iki hayvanını daha sattığı, ancak bunları teslim etmediği, durumdan şüphelenen şikayetçinin adı geçen avukatı aradığında kendisini arayanın gerçekte avukat … olmadığını öğrendiği, bu şekilde şikayetçinin zararına hileli hareketlerle haksız menfaat temin ettiği anlaşıldığından, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanığın, eylemini aynı mağdura karşı değişik zamanlarda gerçekleştirdiği anlaşılıp ve kabul edilmesine rağmen, hakkında 5237 sayılı TCK.nın 43.maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması ve adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunmasına rağmen 5237 sayılı TCK’nın 58/6.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine hükmolunmaması hususları, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.