Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/14314 E. 2012/39138 K. 13.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/14314
KARAR NO : 2012/39138
KARAR TARİHİ : 13.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda;Sanıklardan …’nin, katılana ait … plakalı aracın alımı konusunda anlaştığı,sanıklar …, …nin muhasebecisi olarak tanıttığı sanık … ve …’nin baldızı …’in katılanı Sanık …’e vekaletname vermesi konusunda ikna ettikleri,katılanın aracın satımı konusunda noterden … adına 04.08.2005 tarihli vekaletneme çıkardığı, sanıkların parayı katılanın hesabına yatırmak üzere ayrıldıkları,bir süre sonra gelerek katılanın bankadaki isminde yanlışlık olduğunu bu nedenle parayı yatıramadıklarını söyleyerek bu kez katılanın kızının hesap numarasını aldıkları ve parayı bu hesaba yatırdıklarını söyledikleri, ancak parayı yatırmadıkları,aynı gün katılandan aldıkları vekaletnameyle, aracı elden çıkarmak amacıyla
noterden sanık …’e devir yaptıkları, bu süreçte katılanın sanıkları defalarca aramasına rağmen onlar tarafından sürekli oyalandığı, katılana herhangi bir ödeme yapılmaması hep birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların başlangıçtan itibaren, fikir ve eylem birliği içerisinde, satış bedelini ödememek üzere aracı almak suretiyle hile ile kendilerine menfaat temin ettikleri anlaşıldığından, eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık …’ın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyeti bulunduğu halde, hakkında hüküm tesis edilirken, 5237 Sayılı TCK’nın 58.maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak;
Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun’un 1.maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1.maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan “YTL” ibaresinin “TL” olarak değiştirilmesi suretiyle; hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.