Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/14069 E. 2012/39185 K. 13.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/14069
KARAR NO : 2012/39185
KARAR TARİHİ : 13.06.2012

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi,kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’ nun 25/2 maddesine göre, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmeyeceğinin hüküm altına alındığı,
Somut olayda, maddi durumları iyi olmayan ve sosyal güvencesi bulunmayan sanıkların doğum nedeniyle hastaneye başvurdukları, aynı gün hastanede doğumun gerçekleştiği, sanıkların, anne ve doğacak çocuğunu muhakkak bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu karşısında, bu yaşamsal tehlikeden korunmak ve doğumu gerçekleştirmek amacıyla, sanık …’a ait sağlık karnesini kullandıkları eylemde, 5237 sayılı TCK’ nun 25/2 maddesinin koşullarının oluştuğu, bu nedenle 5271 sayılı CMK’ nun 223/3-b maddesi gereğince sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, ”Sanıkların eylemleri kanunda suç olarak tanımlanmadığından ayrı ayrı Beraatlerine” cümlesi çıkartılarak, yerine 5237 sayılı TCK’ nun 25/2 maddesi ve 5271 sayılı CMK’ nın 223/3-b maddesi gereğince “sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına” cümlesi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.