Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/12117 E. 2012/34309 K. 10.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/12117
KARAR NO : 2012/34309
KARAR TARİHİ : 10.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda;
Sanığın, 06.07.2007 tarihinde …’a ait … Beldesinde yer alan mobilya mağazasına giderek, orada bulunan tanık …, patronlarını iyi tanıdığını, daha önceden birçok kez alışveriş yaptığını belirterek, halı yıkama makinesi ve ütü aldığı, karşılığında da … adına senet düzenleyerek verdiği, sonrasında müştekinin tanıkla birlikte yaptıkları araştırmada böyle bir adresin olmadığını öğrendikleri, 18.07.2007 tarihinde ise sanığın, katılanın … bulunan diğer mağazasına giderek senet karşılığında ütü ve halı yıkama makinesi istemesi üzerine,… adına senet düzenlediği, ancak müştekinin, daha öncesinde meydana gelen olay nedeniyle sanıktan şüphelenmesi nedeniyle tanık … ile sanığı yüzleştirmesi sonucunda tanığın onu teşhis ettiği anlaşıldığından, sanığın eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hapis cezalarının “suçun işleniş şekli, sanığın kişiliği, kastı ile kastının yoğunluğu” nazara alınarak takdiren asgari hadden tayin olunmasına rağmen, aynı gerekçe ile hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezalarının birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak 100 gün olarak belirlenmesi suretiyle gerekçede çelişkiye düşülmesi,
Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun’un 1.maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1.maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde yer alan hapis cezası yanında tayin olunan adli gün birim cezasının “5” güne, adli para cezasının da “100,00” TL’ye indirilmesi, dolandırıcılığa teşebbüs suçundan verilen kararda ise adli gün birim cezasının “5” gün olarak belirlenmesi suretiyle teşebbüs nedeniyle 1/2 oranında indirim yapılması sonucunda “2” gün olarak bulunan gün para cezasının günlüğü 20,00 TL’den çevrilmek üzere “40” TL’ye düşürülmesi ile hükümde yer alan “YTL” ibaresinin “TL” olarak değiştirilmesi suretiyle; hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.