Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2011/12108 E. 2012/34312 K. 10.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/12108
KARAR NO : 2012/34312
KARAR TARİHİ : 10.04.2012

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda;
Sanığın, gerek tanık …’ye, gerekse de onun aracılığıyla tanıştığı müştekiye, isminin … olduğunu ve …Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda meclis üyesi olarak görev yaptığını söylediği, ayrıca inandırıcılığını artırmak için müştekinin yanındayken telefonla Belediye Başkanıyla konuşuyor izlenimi verdiği, bunun üzerine işe ihtiyacı olan müştekinin sanıktan yardım istediği, sanığın ondan, sabıka kaydı, nüfus cüzdanı sureti ve benzeri belgeler ile para istediği, bu kapsamda müştekinin sanığa çeşitli tarihlerde olmak üzere toplamda 1500 TL para verdiği, geçen süreç içerisinde, güvenlik soruşturması yapıldığından bahisle sanığın müştekiyi sürekli oyaladığı, son olarak sözleşmelerine rağmen, sanığın buluşmak için belirttiği yere gelmediği gibi, işyerini de kapatarak ortalıktan kaybolduğu anlaşıldığından, eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak;
Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ile müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan “YTL” ibaresinin “TL” olarak değiştirilmesi suretiyle; hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.