YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/967
KARAR NO : 2021/3079
KARAR TARİHİ : 27.04.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.06.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.12.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların paydaşı bulunduğu olduğu 105 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 105 ada 39 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 105 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılar adına kayıtlı 105 ada 39 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmün davalılar vekilli tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.05.2018 tarihli, 2015/15982 Esas – 2018/4236 Karar sayılı ilamı ile “…Somut olaya gelince; geçit hakkı tesisine ilişkin davalarda aleyhine geçit kurulacak taşınmazların zorunluluk olmadıkça bölünmemesi, ekonomik kullanım bütünlüğünün bozulmaması gerekir. Davacılara ait 105 ada, 41 parsel sayılı taşınmaz yararına, aleyhine geçit hakkı kurulan davalılara ait 105 ada, 39 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğünü bozacak şekilde geçit tesis edildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece civardaki komşu taşınmazları içine alacak şekilde geniş pafta örneği getirtilerek bilirkişilerden ek rapor alınması ya da mahallinde gerekirse yeniden keşif yapılarak davacılara ait taşınmazın genel yola bağlantısını sağlayacak başkaca alternatiflerin araştırılması ve parseller bölünmeden en uygun seçenekten geçit kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmemesi ve kabulüne karar verilen alternatifin genişliği ve uzunluğu çarpımının hükümde belirtilen yüzölçümü ile uyumlu olmaması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, davacılara ait 105 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine 09/10/2020 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda 36/A harfi ile pembe renkte gösterilen 25.98 m uzunluğunda 3 metre genişliğinde 77.95 m² büyüklüğündeki alandan 105 ada 36 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesis edilmesine, davacılara ait 105 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine 09/10/2020 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda 39/C harfi ile kırmızı renkte gösterilen 25.55 m uzunluğunda 3 metre genişliğinde 85.67 m² büyüklüğündeki alandan, 105 ada 39 parsel taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesis edilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalı … vekili temyiz etmiştir.
1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı …’ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Dava konusu olaya gelince; mahkemece davacıya ait 105 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine 105 ada 36 ve 39 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmuş ve üzerinden geçit kurulan 105 ada 39 parsel malikleri lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Geçit davalarında davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekir. Ancak, mahkemece davalı 105 ada 39 sayılı parsel sayılı taşınmazın malikleri aleyhine açılan dava kabul edilerek bu taşınmaz üzerinden geçit kurulduğuna göre, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesine aykırılık oluşturacak şekilde bu taşınmazın malikleri lehine ayrıca vekalet ücreti takdir edilerek hüküm kurulması ve hükümde yer alan maddi hatalar doğru görülmemiş ise de, bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’ın temyiz itirazlarının reddine; (2) No’lu bentte açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun ikinci bendinde yer alan “36” numarasının çıkarılarak yerine “39” numarasının yazılmasına, hükmün üçüncü bendinde yer alan “ÖDENMESİNE” kelimesinin hüküm sonucundan çıkarılmasına, hükmün dokuzuncu bendinde yer alan “…’a” kelimelerinin çıkarılarak yerine “…’a” kelimelerinin yazılmasına, hüküm sonucunun on ve on birinci bendlerinin hükümden çıkarılmasına, kararın DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.