Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2020/3464 E. 2021/1221 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3464
KARAR NO : 2021/1221
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 02/03/2020 gün ve 2019/1767 Esas, 2020/2489 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HUMK’nun 440. maddesinde gösterilen nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı yasanın 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 490,00TL para cezası ile bakiye 10,30TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenden tahsiline, 23/02/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı ile davalılardan Kitaş arasında Gebze 6. Noterliğinde 15/12/2008 tarih, 237515 yevmiye numaralı Satış Vaadi Sözleşmesi yapılmıştır. Sözleşmeye konu taşınmaz, 4339 ada 1 parsel numaralı taşınmaz iken, tevhid sonucu 5 parsel numarasını almış olup, taraflar arasında satış bedeli 100.000 YTL olarak belirlenmiştir. Sözleşme bedelinin tamamının ödendiği satış vaadinde bulunan şirket yetkilisi tarafından kabul edilmiştir. Söz konusu taşınmaz, tevhid öncesi, 1 parsel numarasını taşımakta iken, diğer bir kısım davalılar …, …, … ve … tarafından Gebze 6. Noterliği’nin 28/06/2006 tarih, 76171 yevmiye numaralı Satış Vaadi Sözleşmesi ile 50.000,00TL karşılığında davalı …’a satışı vaad edilmiştir. Bilahare taraflar, aralarındaki sözleşmeyi 12/08/2008 tarihinde karşılıklı olarak feshetmişlerdir. Tarafların, Satış Vaadi Sözleşmelerinin içeriğinde her hangi bir itirazları bulunmamaktadır.
Kitaş dışındaki davalılar, davacı ile yapılan Satış Vaadi Sözleşmesinin tarafı olmadıklarından ve davalı …, arsa sahiplerine karşı, sözleşme ile yüklendiği edimini tam olarak yerine getirmediğinden, davacının tapu iptal ve tescili talebinin reddine dair ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; arsa sahibi davalılar, taşınmazları üzerine yapılan ve 28/12/2007 tarihli ek bilirkişi raporuna göre yüzde altmış oranında tamamlandığı tespit edilen bina nedeniyle zenginleşmişlerdir. Bu nedenle, zenginleştikleri miktarla sınırlı olmak üzere, aleyhine zenginleştikleri davacıya karşı müştereken sorumlu olmaları gerekir. Aksinin kabulü, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki muhtemel muvazaa durumunda, Satış Vaadi Sözleşmesi ile taşınmaz satın alan davacıyı hukuki güvenceden yoksun bırakacaktır. Bu sorumluluğun kabulü için, arsa sahipleri ile Kitaş arasında yapılan sözleşmelerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi mi, yoksa trampa sözleşmesi mi olduğunun, binanın davacı mı yoksa davalı … tarafından mı yapıldığının bir önemi bulunmamaktadır. Yine, davacı ile Kitaş arasında yapılan Satış Vaadi Sözleşmesinin, Kitaş ile arsa sahipleri arasında yapılan sözleşmenin karşılıklı feshedilmesinden sonra yapılmış olmasının da bir önemi yoktur. Arsa sahiplerinin, arsalarına yapılan ve arsaya değer katan binanın davalı … tarafından yapıldığına açık bir itirazları bulunmadığına ve buna ilişkin delil de sunmadıklarına göre, arsalarında oluşan bu değer miktarınca, davacıya karşı sorumludurlar. Davalı arsa sahiplerinin sorumluluğu sözleşmeden değil, 818 sayılı Borçlar Kanunu 61., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 77/1-2. Maddesinde ifade edilen, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan sorumluluktur. Nitekim Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi 21/10/2009 tarih 2009/2376 Esas 2009/11832 Karar sayılı kararında “(…) Bu durumda arsa sahipleri yüklenicinin yapmış olduğu imalat nedeni ile arsa bedeli dışında fazladan bir bedel almışlarsa o kadar miktar kadar sebepsiz zenginleşmişlerdir. Sebepsiz zenginleşilen bu miktar kadar davacılara karşı sorumludurlar. Mahkemece, arsa sahiplerinin yüklenicinin yaptığı imalatlar nedeni ile ne miktar sebepsiz zenginleştiği belirlenip, davacılara karşı bu miktar ile sorumlu olduklarının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup…” şeklindeki kararıyla benzer durumda, sebepsiz zenginleşmenin varlığını kabul etmiştir.
Bu nedenle ilk derece mahkemesinin, davalı … ile birlikte arsa sahiplerini de tazminattan (binanın değeri oranında) sorumlu tutmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kararın onanması ve buna bağlı olarak davacı vekilinin karar düzeltme talebinin bu yönüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, tümden reddedilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz