Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2020/3187 E. 2020/6225 K. 14.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3187
KARAR NO : 2020/6225
KARAR TARİHİ : 14.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 20.06.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, muris …’ın, … ilçesi, … Paşa Mahallesi, eski 236 pafta, 1663 ada, 18 parsel sayılı taşınmazda 155 m2 yer için 26.10.1984 tarihli ve 1452 No’lu tapu tahsis belgesini aldığını, tapu tahsis belgesinin 31.10.1984 tarih ve 4223 yevmiye numaralı ile tapuya şerh edildiğini, murisin arsa bedelinin tamamını 12 taksitte ödediğini, taşınmazın imar planında 18 parsel olarak gösterildiğini, kamu hizmetine ayrılmadığını, konut alanında kaldığını, davacıların yaptığı başvuruların olumsuz sonuçlandığını belirterek, 1663 ada, 18 numaralı parselde davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davaya bakmaya idari yargının görevli olduğunu, davanın açılması için 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, taşınmaz üzerine süresinde bina yapılmadığından tahsisin iptal edildiğini bu nedenle ancak bedelin istenebileceğini, tahsis şartlarının yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescili edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Dosyada mevcut cevabi yazılar ve bilirkişi raporları ile davacıların dayandığı tapu tahsis belgesinin kapsadığı alanda imar uygulaması yapılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.