YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1318
KARAR NO : 2020/6827
KARAR TARİHİ : 04.11.2020
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/10/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen 20/11/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, harici satıma dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 01/08/2012 tarihli harici satış sözleşmesiyle 1288 ada 3 parselin davalı … tarafından 80.000,00TL bedelle davacıya satıldığını, taşınmaz üzerine davacı tarafından 3 katlı bina yapıldığını, davalı … tarafından dava konusu taşınmazda davalı … Bankası Anonim Şirketi lehine üst sınır ipoteği tesis edildiğini, bu nedenle davacı ile davalı arasında imzalanan satış sözleşmesi gereği taşınmazın davacı adına devrinin bir türlü sağlanamadığını, davalı tarafça ilgili bankaya arsa bedeli ödenmek istenmiş ise de; ipotek alacaklısı tarafından taleplerin reddedildiğini, dava konusu taşınmazın üzerindeki binanın neredeyse tüm maddi unsurlarının davacıya ait olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yer alan “Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyi niyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir” hükmünde öngörülen şartların gerçekleştiğini belirterek dava konusu taşınmazın takdir edilecek bedeli karşılığı tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bankası Anonim Şirketi vekili; dava konusu taşınmaz üzerinde dava dışı … Süt Mamülleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne davalı banka tarafından verilen kurumsal finansman kredisinin teminatı olarak tesis edilen 02/08/2012 tarihli ve 8255 yevmiye nolu 350.000,00TL bedelli ipotek mevcut olduğunu, ipoteğin resmi senedinde bu hususun açıkça belirtildiğini, dava dışı … Süt Mamülleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin müvekkil banka nezdinde 41.805,00TL nakdi, 1.279.332,00TL gayr-ı nakdi olmak üzere toplam 1.321.137,00TL riskinin mevcut olduğunu, işbu davanın davalılardan …’ın davalı banka lehine vermiş olduğu ipotekten kurtulması amacıyla açılmış muvazaalı bir dava olduğunu, davaya dayanak olarak sunulan 01/08/2012 tarihli sözleşmenin ipotek tesis tarihinden bir gün öncesine ait tarih atılarak hazırlanmış olan muvazaalı bir belge olduğunu, bu belgenin her zaman hazırlanması mümkün adi yazılı bir belge olduğunu, bu nedenle ipotek alıcısı olan müvekkiline karşı hiçbir hüküm ifade etmediğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … duruşmada, ipotek tesis edildikten 10 gün sonra davacı ile satış sözleşmesi yaptıklarını belirterek açılan davayı kabul ettiğini dile getirmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine Dairemizin 08.06.2018 tarihli 2015/17987 Esas ve 2018/4511 Karar sayılı ilamı ile “Davalı … Bankası A.Ş, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 29.05.2015 tarihli ve 6318 sayılı kararı ile Bankacılık Kanunu kapsamında tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredildiğinden adı geçen davalı bankayı TMSF’nin temsil edip etmediği, bankaya kayyum atanıp atanmadığı araştırılarak usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda müflis … Bankası’nı temsilen iflas idaresi davaya dahil edildikten sonra mahkemece “davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706.maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237.maddesi ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26.maddesi ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89.maddesi uyarınca tapuya kayıtlı bir taşınmazın devrinin geçerli olması için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi zorunludur. Tapulu taşınmazın devrini amaçlayan sözleşme haricen düzenlenmiş ise, resmi şekil şartına uygun olmadığından mülkiyetin nakli sonucunu doğurmaz.
Somut olayın incelenmesinde; her ne kadar taraflar arasındaki taşınmaz satış sözleşmesi adi yazılı şekilde yapılmış ise de; davalının davayı kabul beyanı karşısında davacının tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan taşınmazın tapu kaydına harici satım sözleşmesinden bir gün sonra 02.08.2012 tarihinde … Bankası lehine ipotek konulmuş ise de; davacı … ile davalı … arasındaki satış işleminin tapuda kayıtlı ipoteği etkilemeyeceği, davacının ipoteğin kaldırılmasına ilişkin üstün bir hakkı olmadığı anlaşıldığından taşınmazın ipotekle yükümlü olarak davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın usulden reddi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.